korona günlükleri

31 Mart 2020 Salı
en son 25 martta yazmışım; o günden bu yana bir değişiklik olmadı be blog:) 

evdeyim. bir gün iş bir gün ev şeklinde geçiyor yaşam. dün sabah uyanır uyanmaz elimi yüzümü yıkayıp kahve makinasının düğmesine basıp spor yaptım. sonrası işte duş vs. tabii arada tezgahı ve yerleri kolonyalı mendille silmek, cep telefonunu ve laptopu aynı şekilde dezenfekte etmek gibi rutinler var artık, biliyorsunuz. 

sonra bugün ne pişirsem sorusunun yanıtını soslu makarna olarak verince kendi kendime, işe sızmada sarımsakları çevirerek başladım. o arada sirkeli suda bekletip yıkadığım domatesleri doğrayıp sarımsak sızma ikilisine ekledim, diziden bir bölüm izlerken ( 45 dakika) arada bir kez karıştırmayla en küçük ocakta kısık ateşte sosu pişirdim. sonra spagetti haşladım, sonra hafif diri spagettileri sos tavasına aldım. 5-6 dakika beraber tıngırdadılar. tuz, karabiber ve yarım çay kaşığı şeker ilave etmiştim sosa. nefis oldu, nefis! 

bugün yemeğim yok. ne pişirsem? 

 netflixde izleyecek yeni bir dizi buldum. fauda. filistin israil ilişkilerine dayanan bolca eli silahlı adam barındıran bir dizi. olayları zaten biliyorum da her oyuncunun hikayesi, ilişkiler, coğrafya vs. hepsi ilgimi çekti. iki sezon dizi, şimdilik birinci sezon 11. bölümde kaldım. 12 sezon finali. bu akşam izler bitiririm. 

işte böyle, her bölüm arasında kalkıp makinaya çamaşır atmak, evde ufak tefek işler yapmak  gibi sürekli oturmamı engelleyecek bir rutin tutturdum. sabahları spor yapmak en büyük destekçim; kendimi çok zinde hissediyorum o zaman. akşamları da bir kadeh şarap ya da iki buzlu bir viski içiyorum. sonrası yine eski uyuma saatim gibi en geç 11 de yatak. 

telefona çok takılmamaya çalışsam da ailemle günlük konuşmalar, vatsapta hal hatır sormalar, twit, instagram vs. derken aslında hatırı sayılır bir zaman harcıyorum ve fakat bundan rahatsız değilim. çünkü, sohbet etmek iyi gelir, herkese. 

gün içinde kahve içtikten sonra sürekli kahveye yüklenmek yerine çay demlemeyi zaman zaman bitki çayları zaman zaman da son zamanlarda çok severek içtiğim elma & tarçın çayını yapıyorum. kıpkırmızı sert elmalardan alıyorum, iyice yıkadıktan sonra çekirdeklerini sapını çıkarıp doğruyorum. demliğe koyup bir tane çubuk tarçın ekliyorum ve üstünü geçecek kadar içme suyu. kısık ateşte ev elma tarçın kokusuna doyana kadar:)  kaynatıyorum. nefis bir çay oluyor. pişmiş elmaları atmayın. kabuklarını alıp ezin üstüne ceviz badem ne varsa koyup tatlı niyetine yiyin. ben dün hem ceviz hem de dondurma ekledim! yedikten sonra battaniyeye sarındım ama olsun:))) nefisti, nefis. 

işte böyle, şu an işyerindeyim. bir termos kahveyi içtim, bitti. birazdan çıkar markete gider ufak tefek bişeyler alırım. 

günaydın 


 

2 comments:

  1. makyajliyorum dedi ki...:

    Evde oturduğumuzdan değişiklik olmuyor artık :D Markete gidip geldiğimde mutlu oluyorum şu anda :D

  1. Handan dedi ki...:

    :)))) markete gitmenin mutluluk verdiği günler, film adı olabilir bundan. hem de gerçekçi bir film