korona günlükleri ( 6 ) cips aldım!

18 Mart 2020 Çarşamba
sabah erkenden upuzun yazıyı atınca gün içinde elim gitmedi bloga yazmaya ama şimdi dizi twiit derken hadi iki satır yazayım dedim. 

*** 

sabah kafama koymuştum, gidip şef'i ( eski iş yerimdeki köpeğimiz) sevecektim. o sırada kardeşim arayınca hadi gel beni al, gidip şef'i sevelim dedim. geldi, gittik. oğluşum oğluşum diye açtım kollarımı bir koştu ki!... oğlum çok üzlüyorum be seni! çantama peynir atmıştım, kahvaltı alışkanlığımızı unutmasın, diye. onu verdim. hoplaya zıplaya yedi, hergele. sonra arkadaşlarla lafladık, kahve içtik. 

vallaha ne maske takıyorum ne de eldiven. çünkü, hasta değilim; belirtileri de yok. maske yüzü kaşındırır kaş yaparken göz çıkarmanın alemi yok. iş yerinden çıktık, hadi metro markete gidelim, dedim. gittik. taş köprü sarımsağı, viski, organik yumurta vs. alıp evlerimize döndük. hem sosyalleştik hem köpeğimizi sevdik. 

spor salonu belirsiz süre ile kapandı. tabii ki üyeliklerimiz donduruldu, diyeceğim o değil. benim berlin seyahatim  vardı. sanırım o da yattı; merkel kapıları kapatacak gibi, ki hali hazırda bu seyahat için söyleyebileceğim mühim bir sebep yok. almanlar beni fırçalayınca kardeşim çok seviniyor, desem verirler mi:)))) bilmiyorum. kardeşimin mutluluğu mühim benim için, desem. 

hah şimdi diyeceğim o ki, çok planlı biri değilim; biri yıllık üyelik öbürü bir kaç ay önce alınmış baharda gezerim berlini, oradan polonyaya geçerim diye düşünülmüş planlar. yattı. demek ki artık daha kısa vadeli planlarla yaşayacağım. 
günü yaşa, handan. 
bu kadar, abv versin korona ama iyi bir şey yaptın. 

şubat 15-25 arası yaşadığım streste de iç konuşmalarımı bıçakla kesmiş gibi kesmişti beynim. demek ki benim beynim bir şeyi kendime zarar verecek kadar yapınca hemen bir başka olaya yönlendiriyor beni. hımmm bak bunu da öğreneli çok olmadı. 

neyse, demem o ki günlük yaşayacağım. 

seyahatlere de giderken bilet alacağım. ah ah ben ilk uçağa bindiğimde hava limanına gitmiş hangi uçak en yakın saatte kalkıyor diye sormuş, bağdat ama yer yok, e sonra demiş ve roma'ya uçmuştum. ne twitter ne de instagram vardı o zaman. elimde kırık bir telefonla roma'ya uçmuş, üç gün gezmiştim. tek kare fotoğrafım yok roma'da. 

netflixde yeni bir diziye başladım. caliphate. henüz ikinci bölümdeyim. suç dizisi, isveç-suriye ekseninde geçiyor, diyeyim yeter. 

gamze yemek tarifi versen demiş bu günler için ama bugün metrodan aldığım hazır barbunya pilakisi ile yoğurt koydum sofraya vallaha. hiç yemek yapacak ruh halinde değildim. cips aldım, cips! beni tanıyanların epeyi şaşıracağı bir şey bu. evde olmanın zararları; çerezler çikolatalar, kahveler, içkiler derken cips koydum bugün sepete acılı acılı bir de beğendim ki aldığım şeyi. off offf 

işte böyle, sonra pazartesi işe gideceğim, arada bir bursaya gitsem mi diye budonun sayfasına girdim. anaaaa sefer sayısı ikiye düşürülmüş, sabah 9.30 akşam 19.30 
yolcu sayısı bu kadar azalmış demek ki. 

iyiyim, dinlendim, canım seyahate çıkmak istiyor. koronadan sıkıldım. 
ben diziye devam edeyim. 
hadi iyi geceler 



1 comments:

  1. Gamze Esra Ersöz dedi ki...:

    Canın saolsun Handan :) Bu arada biz 5 gündür sokağa çıkmıyoruz. Ancak öncesinde biz de cips aldık.Öyle çok cips tüketen bir aile de değiliz üstelik. Şaşırdım senin yazını okuyunca şimdi.