değişik değişik alışkanlıklar, bugünler de geçecek

12 Nisan 2020 Pazar
şu anda ayağımda spor ayakkabılarım üstümde kırmızı jean evde oturuyorum. spor ayakkabılarım salondan geldi, temiz ama bir kere daha makinaya atacağım. çünkü pandufla oturmaktan hem sıkıldım hem de havalar ısınınca giyilmeyecek. 

bu sabah 10 dakika spor yaptıktan sonra -yetiyor bu ara fazlasında canım sıkılıyor- balkonu yıkamaya işine giriştim. kendimi bunu yapacak kadar zinde hissediyordum çünkü. epeyi tozlanmış balkonu arap sabunu ve bolca suyla uzun uzun yıkadım. masa ve sandalyeyi de. 


tertemiz mis gibi bir balkonum oldu:))) 
ulan zaten vardı da ihtiyaç duymuyordum ya akşamları dışarıda oluyordum ya da işte eski hayatımızda küçücük balkondan daha rahattı sokak. şimdi ev ve balkon kıymetlendi. bu dönemde evlerimiz de ayıklanıyor farkında mısınız? ben eski pek tutmam evde diyorken bir kutu eski püskü döküntü mutfak eşyası koydum bugün çöpe. hafifleyeceğiz, sakin kalacağız, zaman zaman film dizi ekseninden çıkıp müzik dinleyip dans edip bahar yemekleri yiyip ( yarın yasak kalkıyor, markete gidin ve roka taze soğan enginar yeşil ne varsa bir torba alıp gelin) bu dönemi atlatacağız. 


cuma akşamı evde bira içip müzik dinliyor ufak ufak cilveli konuşmalar yapıyordum yakışıklı bir adamla:)))) o haber verdi zaten sokağa çıkma yasağını. haydaaaa! o çalışıyordu, ertesi gün gelmesi gereken çalışanların izin belgelerini hazırlamak için gitti. sonra ben camdan hayatı izledim, biraz. karşıdaki bakkalda hareketlilik vardı. motorlu kuryeler zaten hep vızır vızır bu ara en çok onlara özeniyorum. yasağa 20 kala ben de indim aşağıya ama sadece sokağa çıkmış olmak için yoksa evde 7 tane 5 litrelik su, kavanoz kavanoz pesto ve değişik makarna sosları, kilolarla kahve vb. her şey var. içki stoğu da sağlam ama ben sokağın nabzını tutmayı sevdiğimden, indim. bir sigara içip tekelin önünde sohbet ettim mahalleli ile. çoğuyla ilk defa karşılaşıyoruz. bu sosyalleşme de korona sosyalleşmesi olarak girdi hayatımıza. 

işte böyle, cuma günü iyi ki işten çıkınca gidip şef'i görmüşüm. ertelemek zaten sevmediğim bir özelliktir kolay kolay da ertelemem ben, istediğim şeyleri yapabilecek kudrette olduklarımı hemen yaparım ama bu dönem daha da sivriltiyorum bu özelliğimi. işte cuma günü erteleyip aman yarın tatil o zaman giderim şef'i görmeye deseydim, göremeyecektim. yasak geldi. cuma günü gittim, sevdim oynadım. arkadaşlarımla da sohbet ettim, oradan metro markete gidip viskiler şaraplar alıp eve geldiğimde saat 19.30 civarıydı. market sonrası işlerimizi biliyorsunuz, yazmıyorum. 

beklediklerim;

* orhan pamuk'un yeni romanını. nedense onu okuyabileceğimi hissediyorum. çünkü ben hala okuyamıyorum. 

* espresso içmeyi. bu iş bittikten sonra evde de espresso yapabilmek için kahve makinamı yenileyip espresso yapmayı öğreneceğim. 

* annemi görmeyi. aslında en çok ve ilk bunu bekliyorum. 

* uçağa binmeyi, deniz kenarı herhangi bir yere uçmayı. önce bursa sonra artık neresi olursa. 

sokakta yürümeyi yürümeyi yürümeyi... 

işte böyle. 

son şunu da yazayım. dün başladığım italyan polisiye diziyi izlemeye devam edeyim,

 bir de öğle içkisi hazırlayayım şıkır şıkır, buzlar tıkırdasın bardakta. o buz tıkırtıları nasıl güzel anılara götürüyor beni... yaz sıcak perde açık haliç manzarası, yaz sıcak denizden çıkmışım dudaklarım tuzlu limni adası yaşlı barmen amcaların çalıştığı meydandaki bar, martini istiyorum sevimli küçük hanım garsondan... buzlar çıtırdıyor 
istanbul muhteşem manzaralı bir oda, dünyanın en yakışıklı adamı yanımda, iki parmak viski iki buz... çıtırdıyor buzlar... 

denize de gideceğiz, rakı balık yapmaya da. 

hiç meraklanmayın, hepsi olacak 





2 comments:

  1. makyajliyorum dedi ki...:

    En çok dışarda kahve içmeyi özledim, gidip tek başına saatlerce kahve içerek etrafı izlediğim gözlemlediğim günlere dönmek istiyorum :..(

  1. Handan dedi ki...:

    makyajlıyorum;;;;,,)))) ben neredeyse kaçak espresso yapan var mı yaaa!! diye twit atıcam, o hale geldim.