bu seneki contemporary kolaydı:) sınava girer gibi modern sanat

17 Eylül 2017 Pazar
işten çıktım tıngır mıngır contemporaryde ne var ne yok bu sene diye bakmaya gittim. 

devrim hocayı (erbil) ben çok seviyorum, kırmızı istanbullarına da bayılıyorum. bir gün  o kırmızı istanbullardan biri benim solunumda olacak! ayaküstü sohbet ettik. 

bu seneki contemporary geçen seneye göre kolaydı; ahah ne demek bu? şu demek ki bu sene daha anlaşılırdı eserler, geçen sene kavramsal sanatın dibine vuran çalışmalar vardı. yine zorlayıcı her kafadan bir yorum çıkarabilecek eserler vardı ama genel manada daha kolaydı. 

bir de herkesin ilgisini çeken bir at vardı.  görünce ''ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım.'' diye mırıldandım. tabii ki godfather filmi geldi herkesin aklına, eserin sahibinin de ondan etkilendiği zaten filme dair diğer resim/fotoğraflardan da belliydi. atın fotoğrafını çekmedim, yok. herkes çekince bir uzaklaşıyorum ben olaydan. 

özer toraman 
ben artık özer'in işlerini nerede görsem tanıyacak hale geldim. bu kırmızılı kadına bayıldım. kırmızı istanbulun karşısına bunu asacağım, dedim özer'e. bana hikayeye dair bir sürü şey anlattı ama onları sonra onunla yapacağımız söyleşiye ayırıyorum. 

bugün son gün gidin contemporary istanbulu gezin. 

antonio sannio 
istanbula benzemiyor mu sizce de? 


ve en sevdiğim köşe 
hilton bomonti^nin konuşlandığı köşe 
ödüllü şef yannis makinis'in çağdaş yemek yorumlarını  fotoğrafçı hande göksan çekmiş. tabii ki fotoğrafın efsane markası leica ile 

ben yemek/aşk diye okudum doğrusu bu fotoğrafları. şef yannis makinis'in mutfağı da gidilecekler listeme girdi. 

epeyi kalabalıktı ben gittiğimde. soluklanıp bir kadeh bir şey içtim  hiltonda sonra kapanışa kadar gezmeye devam ettim.   8 de kapanıyor sergi, oradan çıkıp bir ıslık tutturup istiklale yürüdüm. yky nin yeni binasını görüp kitapçıyı gezdim. 

yorulunca bir başka pizzacıyı ararken yön / adres özürlüsü olduğumdan bulamayıp ve sanırım etrafında gezip durduğum halde bulamayıp başka bir pizzacıda aldım soluğu. 

pizzeria trio; sıraselviler billurcu sokakta. soluklandım, dinlendim, nefis bir kadeh kırmızı şarap yuvarlayıp artık eve gitme vakti deyip yorgunluktan sızlayan ayaklarımı eve taşıdım. 

şehir canlandı, şehir sıkıntılarını tam atamamış olsa da yüzü  gülmeye başladı. ha gayret. şimdi sırada bienal var. 

haydi sokağa 
komşuluk üzerine konuşmaya, düşünmeye, yazmaya 
benimle komşu olmak ister misiniz mesela? 


5 comments:

  1. Gamze Esra Ersöz dedi ki...:

    Ben gidemedim.Ama sanırım çok gitmek de istemedim bu sene Handan.Festivaller artarak devam ediyor önümüzdeki ay film ekimi de var :)

  1. Handan dedi ki...:

    cumadan bu yana ikiye bölündü ahali; contemporarye gidenler ve gitmeyenler olarak. son iki gün çok kalabalıkçım ben en iyi saatlerde gitmişim, bir sürü eseri bir arada gezmek iyi bir fikir, gitmeyenlerin bok atmasına bakmamak gerek.

    bienal de listemde, dur bakalım bu akşam işten çıkınca midyeli pilav yemeğe gitmezsem:)))

  1. zoitsa dedi ki...:

    Ben isterim valla seninle komşu olmak :) eğlenceli kadınsın ne muhabbet döndürürüz :)

  1. Handan dedi ki...:

    Senin komsun olmayı isterim ben de, sofralar kurmak, blog aleminin dedikodusunun dibine vurmak;) çay demlemek... Ve elinin lezzetli olduğunu nedense hissediyorum, sen yemek ben yancı salata falan yapıp ihhh buz gibi de içkileri koyup, evet evet bir köyde komşu olmalıyız biz

  1. zoitsa dedi ki...:

    elim lezzetli sofra kurmaya da bayılırım :)) senin zaten yancı salata ve aperatif makarna tariflerinin de hastasıyım :) çok güzel olurdu be :)