ışıklı şehir; belgrad

29 Temmuz 2019 Pazartesi
hadi gelin size ışıklı belgrad şehrinden sonra okuduklarımdan bahsedeyim, biraz. 


bükreş'i öyle aman aman çok benimsemediğimi yazıdan da fark ettiniz, zaten. ama belgrad öyle değil, gezerken seviyor insan belgrad'ı; böyle sevecenlikle ay bu sokağa da gireyim, anammm bu parkta ürkünç evsizler var hızla uzaklaşayım, anam burası açık hava yatakhanesi gibi her bankta bir evsiz, aaaa mama shelter.. tamam tamam başa sarıyorum; belgrad'ı çok sevdim. bir daha gideceğim. 

bükreş'ten belgrad'a en zahmetsiz uçak ile gideceğim gerçeği ile yüzleştikten ( 100 euro bu yüzleşmenin bedeli:)))) sonra yine kahramanım canan en uygun saatte biletimi aldı. 

ben insani saatte uçmayı doğru buluyorum, gecenin 3'ünde 100 lira daha ucuz diye uykumdan olup, taksiye binip, uçmayı hiç tercih etmedim. uygun saat biraz pahalı gibi görünse de değil; rahatlık, gün ışığında şehre varma gibi artılar paha biçilemez şeyler, çünkü. 

öğleden sonra bükreşteki hostelimden valizimi çeke çeke çıkıp meydandaki otobüs durağına 15 dakikada vardım. yarım saatte havaalanına varıyorsunuz. sonrası işte o küçük uçak ile maceralı belgrad uçuşu. 

belgrad sokakları
belgrad'da hatırı sayılır bir türk nüfusu var; turisti yaşayanı. inince beş euro bozdurduk otobüse bindik hoop belgrad meydan. kafamı bir kaldırdım hilton. ya bir lüks vereyim kendime desem de, günlük bb 100 euro biraz fazla geldi. bir arka sokağa geçin, dedi resepsiyondaki kızlar, uslu bir kadın olup geçtim:) ve bingo! nasıl güzel bir sokak; kafeler, restoranlar ve üç yıldızlı park otel. belgrada giderseniz gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğim bir otel; oda & kahvaltı geceliği 50 euro, sokak güvenli, tertemiz, italyan restoranı da var cafesi de tasarım mağazası da. kahvaltı leziz, omlet yapıyorlar, odalar her gün temizleniyor. hadi dedim hostel ekonomisinden sonra bu lüksü satın al, handan:) 


o arada tabii ki otel resepsiyonunun para bozdurmak için yanıma birini verip döviz bürosuna kaybolmadan gidip gelmemi sağlaması da gönlümde ayrıca yer etti. sokağı dönünce kaybolabiliyorum ya ben. neyse 


odaya attım çantayı, hoop sokağa! yürü yürü yürü işte belgradın kalbi kale meydanına (kalemegdan) çıkan sokak; mağazalar, restoranlar, sokak müziği... 


omg 



isimli restoranı tamamen tesadüf buldum; buz gibi biranın yanına tavuk çok güzel dediler, e hadi tamam dedim ve çocukluğumun tavuk lezzetini o jelatinli tavuk kanat ve butlarını buldum bu iddiasız görünen restoranda! nefisti, nefis. kalemegdan meydanına girmeden soldan aşağı inen sokağa bakın, tahta masalı bir yer var hah işte orası omg restoran. üç çeşit et var zaten; tavuk, köfte ve sosis ve tabii leziz biralar. 

belgrad eğlenceli ve güvenli bir şehir. birazcık tren istasyonu kısmında ürktüm ben, gece orada hostelde falan kalamazmışım. benim yerim süperdi! eğleniyor geziyor yiyor içiyor en son sokağa demir atıyordum nasılsa otelim 10 adım diye. şahane bir güvenlik duygusu. 

3 gece kaldım belgradda, bir gece hiltonun barında nefis canlı müzik ile eğlendim ki öncesinde mama shelter'daydım. bir gün öğle sıcağında 800 dinar verip şehir turu attım gezi otobüsü ile. yok in bin olan değil, o yok belgradda, 70 dakikalık bir tur var şehrin bütün ana hatlarını gezdiren. 800 dinar 42 lira falan ediyor. 

pazarını gezdim tabii ki ve kuru fasulye aldım:) meyveler bol ve ucuz, pazarcılar genelde yaşlı kadınlar. şehirde evsiz çok. kızlar çok ama çok güzel. erkekler uzun boylu ve yakışıklı. 

bir yarım gün diye gidip akşama kadar kaldığım zemun bölgesinden sonra bahsedeyim, olur mu? çok uzun oldu bu yazı. 

zemun bölgesinde en sevdiğim kafe

belgrada kampanya ucuz bile kovalayın anacım bulunca bana da haber verin.  



0 comments: