koy koy bodrum; türkbükünden gümüşlük'e bodrumda ne var ne yok

4 Haziran 2018 Pazartesi
mayıs ayında bodruma gidecek olursanız bolca tişörtü gömleği fora etmiş 
 adamın iskelelerin son çivilerini çaktığını, sezon için içki dolaplarının kontrollerinin yapıldığını, sezon öncesi son normal fiyatların olduğunu görürsünüz. ki ben bunların hepsini gördüm:))) 


12 adaları tercih  ettiğimden bu sene de tatil için, önce bodruma gittim ve toplamda 5 gün kaldım bodrumda; ilk gün çok fazla yer aramadan ( aslında başka yerde yerimi ayırtmıştım ama) limanın çekiciliğine ve sabah 5 dakika yürüyüp feribota ulaşmaya karşı koyamayıp küba bar yakınlarında bir otele attım çantamı. tabii ki yol tarafında değil bahçe tarafında bir oda verdiler çünkü yol tarafında müzik geç saatlere kadar devam ediyor. 

mütevazı otelin renkli bahçesinde normal bir kahvaltı yaptıktan sonra hoop kos. yunan kısmını yazmıştım; ek olarak şunu diyeyim; mayıs ayında sadece kos ulaşılabilir. ne leros ne başka adaya sefer yok. haziran gibi leros başlıyor. el mahkum kos yani istikamet. 

8 gün yunanda gezdikten sonra geri döndüm. denizciler kahvesi her daim açık her daim normal fiyatlar temiz düzgün yiyecek ve içeceği ile çok yer aramadan oturup bira - köfte, çay kahve tost yiyip içebileceğiniz bir yer. kahvaltı yaparken bir yandan bodrumda kalacak yer bakıyordum. bu sefer aradığım otel değildi; hostel arıyordum. buldum. 

bodrum ecofarm hostel. aradım, konuştuk sahibi ile. bodrum ecofarm camp turgutreis gümüşlükj arasında. bodrumdan iki minibüs ile yani; bodrum turgutreis/turgutreis gümüşlük 
tabii ben ikinci minibüsü beklemedim atladım taksiye yakın zaten. 

mandalina ağaçları altında paylaşımlı büyük bir oda var; 8 yatak var benim şansıma sadece 2 kişiydik, sonra bir kadın arkadaş geldi, bir gece kaldı o da gitti. yine bize kaldı oda. 

kahvaltı ve akşam yemeği  var hostelde. instagram adresleri var güncel fiyatları sorabilirsiniz. ben mayıs ayı fiyatını yazıp yanıltmayayım kimseyi. gönüllü çocuklar vardı hem bahçenin işlerini yapıyor hem orada kalıyorlardı. gençken böyle gezemedik şimdi de yapamıyoruz işte en fazla hostelde kalıyorum:) 

hosteller farklı insanlarla tanışmak, sohbet etmek onları gözlemek için tatillerde kalınacak bence en güzel yerler. ucuzu pahalısı özeli kalabalığı her türlüsü var avrupada. barselonada tek kalmıştım mesela ( 30 euro idi) gümüşlük yakın ben zaman zaman o çiçekçi senin bu manzara benim yürürken bir bakıyordum gümüşlükteyim. 

gümüşlük bildiğiniz üzere belediyenin çay bahçesi hariç hep pahalı! bir yerin mönüsünde karides salata 45 tl gördü bu gözler! abicim karides salata nasıl 45 lira demedim tabii ki deli pahalı 3 tane karidesi zaten sebzeye boğuyorsun salata ayağına neyse 

köftecinin köftesi süper. 15 tı yanlış anımsamıyorsam yarım hadi 16 olsun gayet leziz bir köfte bir de mandalina gazozu yuvarlamadan olmaz oraya gidince. bira pablo, bodrum birası diğerleri de var. 

henüz o meşhur şezlonglar yan yana olayı başlamamış. istanbul menşeili off gümüşlük bile henüz şezlonglarımız gelmedi, dedi. 

bu beach olayının bana en ters gelen kısmı ''harcama limiti' yani sen girerken atıyorum 200 lira harcamaya tamam deyip bunu ödüyorsun ki baştan karşı olduğum bir olay bu. gitmem, gitmedim. dip dibe şezlonglar zaten içimi sıkıyor benim. ahh benim küçük güzel aşkım lipsi bir ben vardım plajda! sereserpe güneşlenip kimseye para harcama sözü vermeden istediğimi yedim içtim 200 metre ötedeki  uzerilerde. 

işte gümüşlük öyle, istanbulda ne kadar işsiz gazeteci varsa orada. biz bir gün merkezden şampanya koyuna kadar yürüdük hostelden ve hostelin yakınındaki adım adım meyhaneinin sahipleriyle. 

adım adım meyhane için iki kelam edeyim. herkes ''biz samimi bir yer yaptık'' diyor açarken ama bu çocuklar hakikaten samimi; onur, birol, şef kaan, sveta hepsi. ben hostelden çıkıp etrafı keşfetmek için yürüdüğümde rastladım, canım da mercimek köftesi istiyordu, girdim selamlaştık. konuştuk, yoktu mercimek köftesi ama şef kaan yaptı. hem de leziz yaptı. lokum gibi köfteleri soğuk biralarla yuvarladım:)  bir kere de buradan teşekkürler kaan. 
öğle sıcağında hamakları tam uykuluk. onlar da instagrada adimadimmeyhane adıyla varlar. alın takibe; klasik meyhane konseptine ek olarak konserler, tiyatrolar, 
sergiler olacak. yine mandalina ağaçlarının altında. akşam da minik barda laflamak eğlenceli. 

gündoğan ve dereköy'ü gezdk bir gün gündoğan gezimiz çok komikti, koyun merkezini bulup aşağı inemedik:) yukarıdan yukarıdan manzara manzara gezdik. dereköy ise atanamayan gümüşlük izlenimi bıraktı bende. yukarıda bir köy, tahta işi yapanlar burayı mesken eylemiş ki aşağıya göre kiraların düşük olduğunu anlamak zor değil. bir tane restoran var ama kimsecikler yoktu sanırım mutfakta da bir şey yoktu ki adam bizimle pek ilgilenmedi. dereköy biraz garip yani giderseniz büyük beklentilerle gitmeyin. öyle yarım saat köyü gezip aşağı gümüşlük yalıkavak hangisini canının isterse ona inin. 

yalıkavak marinada macrocenter var ve bu sene çok güzel blushlar ithal etmişler. kaçırmayın! 

bir de gümüşlük migros nefis manzaralı. sırf o manzara için bir iki kez gittim ben. 

ve nihayet senelerdir bodruma gidip görmeden döndüğüm türkbükü. ben türkbükü gördüm:))) aynı okuduklarım gibi bir dere var ve o dere ekonomi olarak ikiye ayırıyor türkbükünü; bir tarafa işte o şu kadar para harcayacaksın en az burada plajları / iskeleler öbüt taraf halk tarafı. bir de ortada belediye çay bahçesi. bodrum belediyesi bu çay bahçesi işini çok iyi yapmış. herkes o plajlarda para harcamayı taahhüt etmek zorunda değil. gayet insancıl fiyatlara yiyip içebilmeli insanlar. 

bir mühim not bodrum üzerine; bodrum kasaba olacak bir yerleşim olmaktan çıkmış arkadaşlar. bodrum il olmalı ona göre bütçesi olmalı. ne derelerde tepelerde ne evler ne siteler var nasıl yetişsin kasaba bütçesiyle başkan oraya! olmaz, bodrum il olmalı. 

türkbükü en çok iskelelere son çivilerin çakıldığı koydu. yakışıklı yakışıklı adamlar güneşin altında gömlekleri fora etmiş çalışıyorlardı. yine istanbul menşeili bir mekan açılışına davet etti bizi ama ahh gidemedik.  

türkbükünden sonra bir de torba yapalım dedik ama torba o kadar küçük bir merkeze sahip ki 15 dakikada yürüdük bitti. 

bodrumla seneler sonra barıştım. niye? e çünkü bir ara her şey ve her yer çok pahalıydı. sonra baktılar ki haaaa bu böyle olmuyor, normal insanca fiyatlara dönen çok yer oldu. o yerli turiste üstten bakış mecburen kırıldı ( turist yok) şimdi barıştım. mesela bir akşam merkezde yediğimiz balık - kalamar ve ahtapot iyiydi. ahtapot işini yunandan bilenlerin beğenmesi mümkün değil o yumuşak ahtapotu ama neylersin ki bizim müşteri alıştırılmış bir kere hamur gibi ahtapota. ama o mekan adını unuttum vallaha beybi karideslerimi gayet güzel ızgara etmişti arkadaşımın balığının  da tadına baktım iyi pişirlimiş ve güzeldi. 160 civarındaki hesap kabullenilebilir sınırdaydı kale manzaralı kumların üzerinde bir bodrum akşamı. eh adamların mekanı da ağaç gölgesi değil nihayetinde. 

ben bodrumu yazın kaldıramam. mayıs ve sonra ekim gayet iyi hatta ocak şubatta gidip sene boyu açık olan küçük meyhaneleri keşfetmek isterim. oradan datça sonra marmaris sonra akyaka 

ayyyyy bodrum güzel gidin. 

devam eder belki 

3 comments:

  1. zoitsa dedi ki...:

    dediğin gibi bir de kışın gidip gerçek bodrumu yazman gerekiyor.Sezonluk para için gelenleri değil,gerçekten kalanları

  1. Gamze Esra Ersöz dedi ki...:

    Handan 8 sene filan önce gitmiştim Bodrum'a. Ya neden bilmiyorum Bodrum beni hiç çekmiyor :(
    Belki senin gibi yapıp bahar ayında gitmeli.

  1. Handan dedi ki...:

    son senelerde ben de adalara geçiş noktası olarak kullanıyorum bodrumu, değişen pek bir şey yok basından o kadar cok okuyorum ki plajları ve eğlence şeklini hem görmüş kadar oluyor hem de hiç çekmiyoe beni yatıp kalmak güneşin altında onlarca paraya. bahar iyi belki kışın bile gitsek daha iyi, az öz mekan az öz insan az gürültü gibi çekici gelebilir koylar.