radikal karar bu mu handan, diyorsanız vallahi bu:) evde dünya kadar isana başta olmak üzere balea ve bir sürü başka markadan şampuan, duş jeli ve duş kremi var. oysa aslında fazla bir şeye ihtiyacım yok benim; saçlarım çok sağlıklı ve zaten boyalı olduğundan neyle yıkarsam yıkayayım ışıl ışıl parlıyor. duş jeli ve kremleri desen hakikaten çok bir faydaları yok. temizlik ise amaç, yaşasın zeytinyağlı sabun! bundan sonra mudanya sahilinden ev yapımı, gezilerde pazar ve market ganimeti olarak hep zeytinyağlı ürünler alacağım. daha çok tabii ki tercihim ev yapımı olanlar olacak. ekonomide ciddi bir kalem tasarruf yapacağım gibi sanırım daha doğal ve daha ışıl ışıl bir tene sahip olacağım.
jön
nasıl sarılmış! çok özlüyorum ben bu hergeleyi
*** marinaleda'ya niye gidelim, handan? ispanyanın küçük bir köyü; sevilla eyaletine bağlı, bir belediye. belediyesi kendini, ''sosyal demokrat kooperatif bir yapı'' olarak tanımlamakta. bu tanım vikipedi'de geçiyor.
marinaleda
ben yoruldum: kafa dinlemek, kitap okumak, parklarda yürümek, ucuza yemek yiyip içki içmek, ucuz kiraladığım bir odada kalmak, günlük ispanyolcayı konuşa konuşa yaşaya yaşaya öğrenme, istiyorum, diyorsanız marinaleda derim.
parklar çok güzel
tapas fiyatları ispanyaya göre sudan ucuz, en ucuz tapas 60 cent, en pahalı sanırım 3.5 sent civarı idi bodega'da, oda kiraları 15 euro civarı, 1 litre bira markette 1.10 cent kahvede 1.30, yol parası, otobüs bileti, metro aktarması yok:) her yer yürüme mesafesinde. oku, uyu, uyan, yürü, yemek ye, iç, otostopla yan köye git, olmadı estepaya git, akşam geri dön.
tapaslar tapaslar tapaslar
harika tabaklardı bunlar
köy kahvesinde alba'nın annesinin mutfağından
marinaleda
kekikli et
hepsini bayıla bayıla yedim ama bu bir başka lokumdu!
bebek enginar
dedim ya bu sene baharı ispanyada karşıladım, diye
ahh seneye bir daha mı gitsem:)
ben bu sene gittiğimde odayı kolay buldum; hafızamın derinliklerinden antonio diye bir isim çıktı geldi, oda kiralamak için dolaşırken. cafedeki adama söyledim, onda yokmuş telefonu ama bir iki telefonla buldu antonio'yu, sağ olsun aradı da, antonio yaşlı bir amca. düştü yanıma -yok, arabası var- götürdü beni kiraladığı eve, alt katta bir masa ve aile fotoğrafları var, üst katta 3 oda; tertemiz, banyo ortak, ben gittiğimde kimse yoktu rahat rahat kaldım. vifi var, şifre masanın üstüne beyaz bir kağıtta yazıyor. antonio banyo havlusu ve tuvalet kağıdını veriyor. iyi tatiller deyip gidiyor. paracı bir adam değil. ingilizce bilmiyor. evin numarasını izin almadığımdan yazmıyorum, ya karşıdaki kahveciden antonio'yu sorun ya da köy kahvesinden, mutlaka biri arar, merak etmeyin.
demem o ki, katedral, kalabalık, pahalılık vs. sıktıysa sizi marinaleda ilaç gibi gelecektir size.
***
bu aralar çok film izliyorum, zaman zaman anlık notlar atıyorum twitterdan ama film üzerine çok yazmıyorum. gezi ve yemek yeter.
yeni bir rota planlamaya çalışıyorum, planlama dediysem bilet alma:))) polonya; varşova ve krakov iki şehir gezip geleyim diyorum. dur bakalım.
***
bu kısa notlar kafamda dönüp duruyordu.
son favorim; hayfene acı füme sos. nefis nefis
son yaptığım yemek, istiridye mantarı ızgara ve cızbız köfte
ondan önce bir kuru yaptım oğlak etiyle, aman aman aman bir ara onu yazayım
***
1 mayıs işçi ve emekçi bayramımız kutlu olsun.
Ben de gitmek istiyorum buraya, daha detaylı tanıtım yazısı da gelir belki ne dersin:)). Doğallık gibisi yok, sağlığımıza daha çok dikkat etmeliyiz.