bir de birleştirici jean var hayatımızda; hemen hemen herkesin alabileceği fiyatta,
biraz vücudunu tanıyıp iyi bir modeli aldığında da yakışmayacak kimsenin olmadığı. çok farkı olmuyor o zaman istiklal ya da bağdat caddesinde gezenlerin; sonra mekanlarda farklılaşıyor tabii ki.
bu kareyi çok seviyorum
sivriada ya da yassıada olsa gerek
beş sene önce
bütün bunları niye yazdım; perşembe günü ilk gösterimine gidip ferahfeza gezdiğim contemporary'den ikinci gidişimde çok kalmadan çıkıp ufak bir istanbul turu attığımda ne kadar farklı hayatların bir arada yürüdüğünü bir kere daha görünce aklımda bunlar geldi. hiç gece 10 civarı taksim, elmadağ, harbiye, pangaltı, şişli ve nihayetinde mecidiyeköy'e yürüdünüz mü? ben yürüdüm, farklı mevsim ve saatlerde. mesela çiçek pasajının demir kapısının kapalı olduğu saati de gördüm, simitçilerin ''hadi geldiler, geldiler' deyip birbirlerine, mis gibi simitlerin fırından alınıp 1 mayıs eylemcilerine yetiştirilmek için hızlıca çocuklara dağıtıldığı saatlerde de. işte o saatler size istanbulun her halini gösteren saatler; dün contemporaryden çıktıktan sonra taksim, cihangir, bomonti, şişli ve mecidiyeköy hattını bir kere daha yürüdüm. ve gördüm ki artık mekanlar da sokaklar da ayrışmış ve ne kadar çok işporta var! her şey var işportalarda, her şey! ayakkabıdan tespihe, eski eşyadan çaydanlığa, saatten kemere...
istanbul; bir işporta şehri.
peki aynı saatlerde contemporaryde ne vardı; milyonluk eserler alıcısını bekliyor, kimi, evimin salonunda nasıl duracak merak ediyorum, deyip bir başka gözle bakıyordu beğendiği tabloya/esere ya da ne deniyorsa işte ona! çıkışta da parti vardı bomontiada'da. hiç kalabalığına karışmadan taksimin, bomontiadada dans edilecek ve gündüz satışlarının teatisi yapılacaktı; eserleri satılanlar, satılmayanlar, yarın da satılmazsa galerimi değiştirmeyi düşünüyorum,diyenler, birbirlerine sahte gülücükler atıp arkasını döner dönmez ''her sene aynı işi yapıyor canım'' diye dedikodusu yapılanlar, fotoğraf çekenler, instagram ünlüleri ve ünsüzlerini aynı karede buluşturan çok popüler ''eser''ler.
öyle çok şey duydum ki; yazsam sanat camiasını yok canım yok şaka sallayamam çünkü zaten yeterince yeterince hareketli bir camia. hop orada hop burada bir o partide bir sohoda.
soho demişken işte istanbulun en turistik yerlerinden biri; en güzel binalar burada pera palas o kırmzı koltuklar, o barı silmedi diye beş dakika sonra gelin diyen barmene yok yav rahat rahat sil, deyip çıkmalarım ve tabii ki hemen hemen her yer üyelik ile. cebinizde bir kart yoksa, hiçsiniz! işte istanbulun kendinizi ben bu istanbullu değilim, diye düşündüğünüz yerlerinden biri ve o istanbullu ben değilim çünkü sokakta bişey yok; ne varsa kartın açtığı kapılardan giren istanbullulara var, dediğiniz.
benim istanbulum kartsız, selamsız sabahsız girebildiğim mekanlar ve sokaklar. meydanı arkada bırakıp elmadağ tarafına yürüyünce ilk mekanım, divan. kahvesinden içkisine sevdiğim rahat ettiğim bir yer. sonra harbiye ve evet yol kenarında işportalar başlıyor. bütün ihtiyaçlarınızı saatten, çantaya bu arkadaşların tezgahlarından ki artık pek de ucuz olmayan fiyatlarla karşılayabilirsiniz. sonra bomonti, 2.5 liraya peynirli pide dedikleri yağlı ekmek ile ya da sokak köftesi ile karnınızı doyurup bomontiada'da eğlenebilir mahalleli ile hiç karşılaşmadan oradan şişliye bir yürüyüş tutturabilirsiniz. korkmayın; hala güvenli semtler buralar çünkü çoğunluk sokakta. ve şişli ve yine tezgahlar... sonra mecidiyeköy ne ararsanız var tezgahlarda.
siyah ve beyaz gibi bu şehir. sokak tezgahından bir otelin barına gittiğinizde şehir değişiyor, insanlar değişiyor, iklim bile değişiyor! kimi mekanlar yazın kavurucu sıcağını hiç hissettirmiyor mesela müşterisine, kimi de sıcağın altında çay ikram ediyor.
bu yazı bitmez. farklılık üzerine daha sayfalarca yazabilirim ama hem yoruldum hem de orta sınıf ve alınabilir bir zevk olan spor salonu üyeliğimin hakkını vermem gerekiyor. o yüzden istanbulda yürüyün, deyip yazıyı bitiriyorum burada.
günaydın.
taksim hill otelin terasından çektiğim bir fotoğraf bu
bir kaç sene önce meydan böyleydi