istanbul keşifleri

17 Ağustos 2022 Çarşamba

 izlediğim filmleri twitterda, günlük halimi instagramda paylaşınca bloga pek bir şey kalmıyor yav! yine de beğendiğim kimi mekanları  kalıcı olması için buraya yazmayı daha isabetli buluyorum. 

evden çıktığımda uzak boğaz diye tanımladığım semtte oturan arkadaşıma mesaj atıp ortalarda bir yerde kahvaltı yapalım dedim ama ondan yanıt gelmeden ben istinye dere içi otobüsüne binmiştim bile. beğendiğim bir yerde inerim diye kendi kendime söylenip taktım kulaklığımı açtım 70'lerin rock ilahlarını!  derken bir baktım aaa reşitpaşa'dan geçecek otobüs. uzun zamandır burada açılan mekanları merak ediyordum ama hep sahilden emirgan yaptığım için o yokuşu tırmanıp buraya çıkamıyordum. bingo! reşitpaşadaydım. indim otobüsten. reşitpaşa, temiz düzenli bir meydanı olan küçücük bir semt. yeme içme magazininde her daim kendilerinden bahsedilen mekanlar biraz yürüyünce yeşillikler arasında gözalıcı manzarasıyla orada oturma hayalleri kurduran emirgan evlerine yakın. 

önce havandan ile karşılaşıyorsunuz. büyükçe iki salondan oluşuyor. sabahın epeyi bir erken saati olduğundan henüz servis açılmamıştı. çalışanlardan biriyle kısa bir sohbetten sonra havandan'dan ayrıldım. ama benim sirha'dan tanıdığım ve ürünlerini zevkle, severek tükettiğim havrano markasının satışını yaptıkları gözümden kaçmadı. mutfaklarında da kullanıyorlarsa çok iyi. 

sonra misk floral kafe çıktı karşıma. evet isminden de anlaşılacağı üzere çiçekçi ve kahve konsepti. memlekette ilk çiçek&kahve kombinasyonunda açılan mekan olduklarını söylediler. iç açıcı çiçeklerle sabah sabah gerçekten kahve içmek için güzel bir yer. ben içtim mi, hayır. çünkü henüz turumu tamamlamamıştım. 

en çok reklamı yapılan/yazılan amanda bravo kapalıydı. yine okuduklarımdan yaz sezonunda bodrumda açtıklarını biliyorum. 

bir başka organik ürünler satan dükkan ve cafenin ise cafe kısmı tadilattaydı. adı aklımda kalmadı. yine bir başkası serpme kahvaltı var, deyince o da radarımdan çıktı. çünkü ben serpme kahvaltıyı sevmiyor dahası gereksiz buluyorum. çok çeşit olsun diye onlarca reçelin masalara gelip gitmesi hiç hazzettiğim bir şey değil. saba sabah şeker yüklenmek ise hiç hiç bana göre değil. geçelim. 

ve son karşılaştığım mekan işte burası handan dedirtti bana. nefis bir kahve kokusu geliyor, çalan müzik gayet güzel, fazla insan yok:) bingo! içeride artizan ekmekler, bloggerların yemek kitapları. mutfakta bir şef olduğu o kadar belli ki. burayı aklıma yazıyorum ama ileride semt pazarının kurulduğunu fark ettiğimden ve pazar gezmeye bayıldığımdan sonra geleceğim diye yeni kurulan tezgahların arasında keyifle dolaşmak için önce pazara doğru ufak yokuşu tırmanıyorum. sabah sabah kırmızı rujlu, bordo dantel elbiseli bir kadın pazarda dolaşınca pazarcı abiler ''oğlum etiketleri koyun' diye talimat veriyorlar çocuklarına. gülümsüyorum, eh be handan hala daha pazarı kontrol eder gibi mi yürüyorsun sen, at bu memur havasını üzerinden diye kendi kendimi azarlıyorum. 

hemen eve döneceğimi bilsem pazar alışverişimi buradan yapardım. meyveler sebzeler otlar o kadar taze ki! dayanamayıp bir kilo bardacık atıyorum çantama, bir kiloya yakın da taze fındık. laf aramızda bir iki incir de yiyorum o arada:) 

sonra hopp gerisin geriye beğendiği kahveye. artık bir filtre kahve ile kahvaltı zamanı geldi de geçiyor bile. 

padoca 
bakery & cafe 
güzel bir filtre kahve, çırpılmış yumurta ve ekşi mayalı ekmekleri ile kahvaltımı yapıyorum. serviste özgür bey var, semt üzerine konuşuyoruz. akşam 6'dan sonra açık yer bulamayacağımızı bayram ve resmi tatillerde kapalı olduklarını anlatıyor. o arada mutfaktan sıcak sıcak çıkan kekler tezgahtaki yerlerini alıyor. gelen kitle belli ki mahalleli. çünkü aslında burası geçerken uğranılacak bir semt değil. yani buraya ya ben havandan'da yemek yiyeceğim ya da padoca'da kahvaltı yapacağım deyip gelirsiniz. ya da benim gibi emeklisinizdir, bir otobüse binip şehri keşfederken az çok mekanlar hakkında yine bilginiz varsa burada inersiniz. yoksa çarşı olmayan, binaların birinci katında mukim bu mekanları otobüsten keşfetmeniz zor. 

havandan'ın fiyatları tahtada yazılıydı, günün çorbası 52 tl diye kaldı aklımda, misk floral cafe'de espresso 30 liraydı. örnek olarak bunları yazdım ki diğerleri için aklınızda bir fiyat aralığı olsun. padoca'da da kahveler 25-30 marjında. bunlardan daha düşük fiyatta kahve yok zaten artık istanbulda. 

leziz kahvemi içip karnımı doyurunca arkadaşımı anımsadım:))) arayıp bir araç bulup bulamadığını sordum. bulmuş, geliyormuş. geldi, onunla da soğuk bir şeyler içip yokuş aşağı sallanıp emirgan sahile indik. orada da soğuk bir şeyler içtikten sonra hadi handan bu kadar gezme yeter deyip eve doğru yola çıktım. 

keşiflerim devam edecek, izlemeye devam:))))