gök kubbe altında ilişkilere dair söylenmeyen bir şey kaldı mı, sanmam. yine de yeniden ilişkiler üzerine klavye tıkırdatacağım ki ben 30 larımda onlarca yazı yazdım burada ve zaman yazdığım sitelerde. neyse, lafı şuraya getireceğim; ayrılık.
sevgilimden ayrıldım/sevgilimle ayrıldık. hangisi daha doğru, giden midir terk eden kalan mıdır, bu tartışmanın yanıtını verebilen olsa da kabul edilmiş bir kesinlik yok.
neden ayrıldık? birinci sebep kıskançlık. hem de öyle böyle bir kıskançlık değil, benim insanlarla konuşmamı ( ingilizdi sevgilim ve hesap lütfen, günaydın ve merhaba nasılsın dışında türkçe bilmiyordu, öğrenmedi de) dahi kıskanıp sürekli ''handan handan ' diye sohbeti bölmesi bir yana kolumdan falan çekiştirmeye başlamasıyla sinirlerim de katre katre yükselmeye başlamıştı.
sonra bardağı taşıran son damla geldi. gün ortası havuz başında şarap içip güneşleniyoruz, elimde telefon twit okuyorum. son günlerde telefonum pek sağlıklı olmasa da çalışıyordu ama o anda gitti. yok, gitti. aç kapa, simi çıkar tak ne yaptıysam fayda etmedi. telefon ölmüştü. restorana geçtik, birer içki söyleyip telefon tamircisi ya da satıcısı olup olmadığını sordum, yok.
restoranın işletmecisinden banka vs. acil aramam gereken yerleri aramak için telefonunu rica ettim. aldım, bilenler bilir çok hızlı ve seri konuşurum hatta sinirlenince daha hızlı ve seri olur bu, millet tekler sinirlenince ben tam tersi makinalı tüfek gibi üç tane upuzun cümleyi peşpeşe sıralarım. ben bankaya dert anlatırken, benim kıskanç erkek arkadaşım nedense anlayamadığım bir şekilde bu konuşma halim ve tarzımdan sıkılıp masadan kalkıp odaya gitti! bir içki daha söyledim, sakin ol handan deyip gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra telefonu sahibine verip odaya gittim, masaya dönüp dönmeyeceğini tıslar gibi bir sesle sordum. kalktı, döndü masaya, yemek söyledik, yedik, hesabı ödedik, odaya çıktım, kısaca yaptığının affedilmez bir hareket ve kabalık olduğunu söylediğim onun da saçma sapan karşılıklar verdiği kısa bir konuşma yaparken valizimi topladım;
''masa öyle terk edilmez, böyle terk edilir'' deyip onu arkamda bırakıp çıktım. bu kadar.
ayrıldık. sonrası benim yeni bir telefon almam, kafamı toparlayıp bir kaç gün bulunduğumuz coğrafyada -başka bir otelde- dinlenip istanbula dönmem. ertesi gün ve sonrası sürekli aramalarını ve vatsap mesajlarını okuyup yanıt vermeyerek tek bir mesajla sonsuza kadar hoşçakal ve iyi tatiller diyen bir mesaj yazdıktan sonra engelledim, çünkü artık bitmişti.
kıskançlık, kabullenilmez bir defo/kusur benim için. ki ben kusurlu adamları severim, ne bileyim kibarlıkla alakası yoktur ama bilirim ayı gibi davransa da gözlerinin içi güler, o kusur hoşuma gider, pür i pak kusurunu göstermeyen adamlardan kaçarım, o varolan çok daha büyük defosunu saklamak için bir kılıftır, onu öğreneli çok olduğundan jilet gibi giyinen adamı da davranan adamı da sevmem, keten gömlek giysin, kıvırsın kollarını, buruş buruş olsun o gömlek... mutfak tezgahında yüzünü yıkamaya çalışsın, azarlayayım mesela onu ama gülümsesin... severim.
kıskançlık üzerine hala daha yok azı karar çoğu zarar yok seven kıskanır gibi safsatalara girmeden, güven temelli konuşmalar yapmadan, kıskançlık insanın ruhunu kemirirken karşı tarafı da bu duyguyla yormak/rahatsız etmek en sonunda böyle terk etmesiyle sonuçlandıracak bir süreç. öte yandan kıskançlığı farklı duygulara sarıp göstermemeye çalışmak sinir bozucu ve komik . ben, rich türkiyede olmadığı zaman dışarı çıktığımda surat yapıp ''ımı bin sinin için kiygiliniyirim'' diyordu işte komik olan burası, kıskanıyorum istemiyorum çıkmanı dese/diyemez, kıskançlığı kaygıya bulayıp oradan bir yol yürümeye çalışıyordu ama olmadı. yürüyemedi:)
masada beni bırakıp gitmek, affetmeyeceğim bir davranış. affetmedim.
ilişkiler tüy gibi olmalı, tüy. birarada olmak demek birbirini boğmak demek değil. birlikte bir yaşam sürmek, birini hayatına almak güzellikle yaşamak için. birinin kıskançlığını kaprisini çekmek için almıyorum yaşamıma; bilakis kendi kendime yaptığım hoşlukları karşı tarafa onun da bana yapmasıyla yaşamdan alınan zevki iki katına çıkarmak için ikili ilişkiler kuruyorum/kuruyoruz. yanlış mı biliyorum, yooooo gayet doğru biliyorum.
işte böyle, yılların hikayesi bitti.
yeni aşklara yelken açma zamanı:))))
günaydın
Püri pak kusurunu göstermeyen adamdan kaçarım ne kadar doğru bir saptama.İngiliz erkekleri çok kıskanç olmaz ama sana fenası denk gelmiş