yeni istanbul

10 Haziran 2020 Çarşamba
şehri yeni haliyle keşfetmek için çıkıyorum evden. 
evin yeni hali; 

hep kitaplığınızı gösteriyorsunuz, diyorlardı ya! al, kitaplık yok arkada o saçma sapan kocaman camlı hiç perdelerini açamadığımız ama evi aydınlık yapan cam&perde tarafa geçtim. 


 dün sabah döndüm güney marmara ellerinden. sabah feribota yürürken o saatte işe giden, evde canı sıkılan, acıkan kim varsa kahvehaneler ve börekçilerde çay-börek-sigara keyfi yapıyordu valla! feribot az yolcu ile sanırım %50 doluluk oranı ile çıktı yola, ferah feza vardık istanbula. amanın! ne sosyal mesafe ne başka bir kural. ay ay ay çantalarım sırtımda ( üç çanta, üç! yav ben 19 gün ispanyada kalmış totalde 45 gün gezmiş biri tek çantayla idare etmişken bu seyahatte nasıl üç çanta ile gezdim, muamma!) buradan kurtulayım da nereye gidersem buradan iyidir, diye düşünürken bingoo! kurtuluş otobüstü göründü ufuktan:) tabii benim de aklımdan sun markette yiyeceğim nefis sandviç geçti, atladım otobüse:))))

sun markete girerken '' aç ve yoldan gelmiş bir müşteri kabul ediyor musunuz?''' diye takıldım, serkan beye. murat şefim yokmuş ama yokluğunu hiç hissettirmediler, bol peynirli turşulu ( tarama hala yok:( ) sandviç ve kocaman bir ayranla servis hazırlığı yaptıkları masaya kuruldum; çok mutluydum:)))

sonrası, çok gerekli su gibi bir iki ufak şey alıp eve girmek, dinlenmek. bugün ise şöyle bir akmerkez turu yapayım ben ya, diye çıktım evden. çünkü hakikaten kitapçıya gitmeyi, macrodan alışveriş yapmayı, tuna ile sohbet etmeyi, vakko bistroda espresso içmeyi velhasıl çok şeyi özlemiştim. gözümü kararttım, maskemi taktım, gittim. 

zen pırlantada yüzük baktım:))) tabii ki yakut! bayılıyorum bu kırmızı taşa. 
macroda tuna ile sohbet edip şarap aldım; tomai, moldova menşeili, gayet başarılı bir şarap. 
remzi kitapevi'nden iki kitap aldım; stefan zweig / bir kadının yaşamındaki 24 saat 
diğeri yakınımda değil şimdi, sonra yazarım:) 

zara'dan çiçekli, sağlıklı kumaştan elbise baktım, gayet güzel ilgilendiler ama aradığım elbiseyi bulamadım. daha gelecek ürünler varmış. bir ay sonra bir daha uğrarım. bana çiçekli, keten bir elbise gerek. her yaz bunu arıyorum yine ve yeniden. 

vakko bistro sevdiğim bir yer. kahveler nefis, çalışanlar enerjik. yok, vakko'dan elbise bakmıyorum. sanırım bundan 4 kat fazla maaş almam gerekiyor vakko'dan elbise için:)))) 

aaa macro'dan salata da aldım. ben ne yaparsam yapayım onların yaptığı kadar lezzetli patates salatası yapamıyorum, mercimek köfte hiç denemiyorum. 

eve gelince hiçç el yıkamak falan ile uğraşmayıp hemen duşa girdim. aldıklarımı artık vallaha silmeden buzdolabına koydum. ayhhhh yeter yoruldum ben bu pandemiden. 

biraz kitaplara baktım, bir kadeh şarap yuvarladım. uyudum. 

uyanınca daha uyandığım yerde ben bu salonu şöyle değiştiririm diye, düşünürken koşar adım üstüme bir şort giyip saçlarımı toplayıp yerleri çamaşır sulu su ile silerken yemek masasını balkona yaklaştırıp, koltukları çiftleyip salona yeni bir şekil verdim. 

iş bitince bir daha duşa girdim! etti 3! 

yurt dışı açılır açılmaz -şaka şaka artık erkenden bilet almak yok- bilet alayım diyorum; 

paris. 

hazır az turist varken henüz ayak basmadığım fransız topraklarına bir giriş yapayım, diyorum. günler ne getirir, bilmiyorum. 

yarın boğaziçinin en manzaralı restoranında yer ayırttım kendime. 

bundan sonra hayat; keyif keyif keyif. 

bitti. 

yeni istanbul deyip tek cümle yazmadan yazıyı attım ya! 
yeni istanbul ürkek ama heyecanlı, kitapçıda sohbet ettiğim çalışanlar da müşteri de sıkılmıştı. çalışan müşterinin azlığından, müşteri hiç bir şey yapmadan hayatını geçirenlerle aynı kefeye girmiş olmaktan zorunluluktan olsa dahi. 

yeme içme yerlerindeki çocuklar tam birer kahraman! maske + siperlik ile çalışıyorlar ve hala ( akmerkez için diyorum) çok kibarlar. 

fiyatlar henüz olanları müşteriden çıkaralım, diye arttırılmamış ama zamlar yakındır.  

yollar boş sayılır, uzun uzun yürümek için iyi zamanlar. 

kendinize dikkat edin, sevdiğiniz yerlere gidin, çocuklara bol bahşiş bırakın, kalabalık basmadan eve dönün, duş alın, limon suyu için, mevsim meyveleri yiyin,bencil olun, önce kendinizi düşünün, çünkü günün sonunda yastığa kafanızı koyduğunuzda bir tek siz varsınız kendinizi idare edecek. 

yeni istanbulda en kurumsal en insancıl en vakti zamanında ( gezi ve 1 mayıslarda) kim sizin yanınızdaysa şimdi de siz onların yanında olun. divan'a gidin mesela bir kahve için, aklıma ilk o geldi aha da misafirim geldi ben kaçtım. 

1 comments:

  1. Selam Handan Gezin nasıldı? İstanbul avm dışında İstanbul'da ne var ne yok? Sevgiler.