kalimera! korona karnem

2 Mayıs 2020 Cumartesi
hemen hemen her şeyi kafama takıp iç sesimle saatlerce konuştuğum zamanlar bu korona günlerinde evde otururken bitti! hayatımdaki en sorunlu yerlerden birinin ''iş yerim'' olduğunu biliyordum, biliyordum da iç sesimden kurtulamıyor yapılan ve yapılması muhtemel hamlelere karşı hep tetikte hep iç sesimle konuşarak çözümler üretmeye çalışıyor ya da sadece hiç bir işe yaramadan konuşuyordum işte. bitti bu, bitti! 3 hafta karantina sürecinde arındım, bir başka gözlemlediğim ve hoşuma gitmeyen konuda da boş vermeyi. 

uzun yıllardır üç hafta evde oturmamıştım ben. dinlendim, fazlalıklardan  kurtuldum sadece ve sadece kendi istediklerime odaklanıp ilk bir hafta zaman zaman tökezlesem de  süreci lehime çevirdim. annemin bir takım ihtiyaçlarına uzaktan  mükemmel çözümler ürettim. bunu yazarken şunu anlatmadan geçmeyeyim; hayatta en iyi bildiğim şeylerden biri iletişimdir. tabii ki karşımdaki de biliyor ise ve rahat sohbet edip konuları ön yargısız/savunmaya geçmeden konuşabiliyorsa. kendime güvenim sesime de yansır. yoksa nasıl googlede aratıp bulduğum ilk temizlik şirketinin patronu, soyadımı bile sormadan ertesi gün sabah yardımcı ablayı annemin köydeki evine götürüp, benim hizmet bedelinin yarısını sabah yarısını da iş bitince hesabınıza geçerim teklifimi, hiç zahmet etmeyin iki kere handan hanım, iş bitsin akşam yollarsınız, diye karşıları ki?! 

evet kendine güvenim sesime de yansır. hatta bazan karşımdakini korkutup kaçıracak kadar:) bu genelde ikili ilişkilerde oluyor. geçelim.  

üç hafta genel olarak nasıl geçti, peki; 

* böyle zamanlarda moda olan şeylere prim vermem ben. ekmek yapmadım. 

* sabahları kahveme  kraliçe dizisinin churchill başbakan olduğu zamanları anlatan bölümlerinde kahvaltıda viski öğle yemeğinde şampanya içen  churchill gibi ben de viski koydum zaman zaman ve dans ederek kahvaltı yaptım:))))) tavsiye ederim. hatta birinde viskili kahvemi içip alışverişe gittiğimde sırada beklerken gayet karizmatik ve yakışıklı bir abi '' bu enerji nereden geliyor hanımefendi, imrendim size'' diye başlayan bir dizi iltifat sıralamıştı. ben de dizinin bu bölümlerini izlemesini tavsiye ettim. umarım izlemiştir. 

* kolonyanın kokusunu sevmiyorum. evi kolonyalı mendillerle silsem de eve kolonya almadım. iki tane el dezenfektanı -biri çantamda biri evdeki girişte - ile götürüyorum süreci. 

* dışarıdan çok sipariş vermedim. çünkü şirket ismi vermeyeceğim ama kurye gençlerin motorlarının nasıl yan yana durduğunu, evimin yakınındaki depolarının önünden geçerken hep gördüm. istanbulda ya da türkiyede herhangi bir şehirde evinin yakınında küçük market olmayan sokak yok, eh az biraz yürüyünce de orta büyüklükte alkollü içecek de satan marketlere ulaşıyoruz. o yüzden alışverişimi hep kendim yaptım. eve girince hepsini dezenfektanlı kağıt havlularla silip beklettim. ben de duş aldım. göreme'den yemek söylemek başka:) kuru fasulye, sütlaç, yoğurt. evi hep havalandırdım. uyku düzenimi hiç bozmadım. 

* sosyalleştim. şef'i görmeye giderken sosyalleştim, orada arkadaşlarımla sohbet ederek, telefonda uzun uzun konuşarak, pozitif arkadaşlarımı çok yormadan kısa sohbetlere hep kontrol ettim. iyileştiler. 

* bu sabah uyandığımda ( 8.16) kafamdan iş yeri ile ilgili bir şeylerin geçtiğini fark edince demek ki işe gitmek en azından bu iş yerine gitmek çok hoşlanmadığım bir şey diye düşünürken oturdum bu yazıyı yazdım. 

* doğum günüme az kaldı. bu sene seyahat hediye edemeyeceğim gibi, belki yunanistan belki küçük bir ada. dünkü 1 mayıs kutlamalarını görünce yunanistana yerleşme fikrimin ne kadar yerinde olduğunu bir kere daha gördüm. 

kalimera:) 




1 comments:

  1. Gamze Esra Ersöz dedi ki...:

    Pozitif enerjin hep seninle olsun Handancım.İş yaşamı gerçekten insanı yıpratan ve yoran bir faktör.