marinaleda

16 Ocak 2017 Pazartesi
başkan
 Juan Manuel  Gordillo

seyahat üstüne seyahat yapınca eskisini yazmak hem zor oluyor hem de anılar karışıyor. 

barselonayı sevillayı granadayı yazamadan bir mudanya / bursa seyahati yapınca aklımdan geçti yukarıdaki cümle. 

uzak avrupa gezisine daha uzun diye çıkıp 20 günde neden döndüğüme gelince; avrupanın birbirine benzemesi, benim yorulmam ve sıkılmam en büyük etkenler. tabii ki kış mevsimi ve aslında döndüğüm günden bu yana ne kadar doğru bir karar verdiğimi - ki bunu da çok bilinçli vermediğimden - şansa bağlıyorum:) 

marinaledayı anlatacağım ben asıl; barselonada 4 sevilla ve granada da 2 şer gün geçirdikten sonra sevgili jülyet ile vedalaşıp önce malaga oradan estepa şehrine oradan da ver elini marinaleda. 

estepa küçücük bir kasaba ama benim gördüğüm 3 hosteli var yol üzerinde, ben birine girdim yer yokmuş eh zaten marinaleda için taksi soracaktım, 13 km estepa / marinaleda arası; 13 euro. hostelden yardımcı oldular bir amca gelip beni aldı hoop marinaleda o arada taksiyi beklerken  diğer hostelin geceliğinin 20 euro olduğunu, biranın yanında kocaman bir kase zeytin ikram ettiklerini -yedim hepsini- ekmeklerinin yine çok leziz olduğunu test ettim. taksici amca ile köye gittik; en büyük lokantasına bırakmasını istedim beni, orada da kalacak oda aradığımı söyleyince aradılar ve evinde oda kiralayan adam geldi. bu tip durumlarda siz önceden ayarlayın, facebook üzerinden oda kiralayanı var ya da gündüz gidin köy kahvesinde veyahut lokantada talebinizi söyleyin mutlaka arıyorlar odasını kiraya verenleri. biz önce iyi anlaştık ama adam sonra kahve vs. yaparsam elektrik için artı bir para ödemem gerektiğini falan söyleyince canım sıkıldı bir de kağıt havluyla elimi kurulamamam gerektiğini söyleyip ıslak ve pis mutfak havlusunu gösterince evden ayrılmaya karar verdim! hiç uzatmadan bu söylemlerinden mutsuz olduğumu iki gecelik parasını ödeyip ayrılacağımı söylediğimde çantamı alıp aşağıya inmiştim bile. anlaşırken her şeyi konuşun; ben adamın adını unuttum ama siz giderseniz adamın küçük bir kızı ve köpeği var oradan tanırsınız, ayrıntılı konuşun sonra canınız sıkılmasın. 



kiraladığım diğer odada gayet rahat ettim, o evde de iki büyük köpek var eğer korkuyorsanız köpeklerden, başka ev bakın. 

marinaledanın en büyük eksiği hostel / otel olmaması; bunu yılbaşı yemeğinde başkana da söyledim; o da insanların evlerinin odalarını kiraya verdiğini söyledi ben de uzatmadım böyle böyle sorunlar yaşanıyor diye. mesela ilk kaldığım evde sürekli tütsü yanıyordu ki ben sevmem öyle sürekli evde dandik dundik kokular olsun. 

bu ufak sorundan başka köyde bir başka ufak sorun marketin nazlanarak kredi kartını ödemede kabul etmesi; fiyatlar zaten çok uygun ve komisyon ödemek istemiyorlar; haklılar. ama ben de oraya az nakit ile gittiğimden olası bir aksi duruma karşı kredi kartı kullanmayı tercih ettim. 

gelelim köye; okuyup gittiğim için zaten köyün bir komün köyü olduğunu ve bu zamana değin geçirdiği aşamaları biliyordum. ki biz bu köyün sohbetini 5 sene önce yapmıştık bir arkadaşım ile ve ben ilk ispanya seyahatimde yazmıştım kafama gidileceklerin arasına.

köyde yaşlıların kahvesi en erken açılan kahve; internet bağlantısı da var. erken kalkan handan'ın ideal mekanı; bir kahve bolca haber, çevrede bağıra çağıra oyun oynayan amcalar sonra bir yürüyüş köyün içine ya da yan köylere bir gezi sonra hoop bira saati:) 

italya / yunanistan / ispanya ve portekiz; istisnasız ortak noktaları; çok iyi bira, leziz mezeler. 
en leziz kurabiyelerin olduğu yer 

yan köydeki spor salonu 
köyde oda kiraları 8 - 10 euro arası en azından bu mevsimde, yüksek sezonda biraz artabileceğini düşünüyorum; ki aslında şunu yazmadan geçmeyeyim; ispanya için mart nisan mayıs çok ideal yaz mevsimi hem çok sıcak hem de çok kalabalık olacağından pek tercih edilmemeli eğer niyet gezi ise yok ben güneşleneceğim gece de partileyeceğim derseniz o başka. 

marinaleda için ilk elden söyleyeceklerim; güvenli bir köy. insanlar size yardımcı oluyor dil bilmeseniz de. biraz internet biraz google translate eh günü geçiriyorsunuz. size komik bir şey anlatayım; benimle sohbet etmek isteyen biri ile köy kahvesinde anlaşamayınca bir türlü gülümseyip gitti adamcağız; ertesi gün bir baktım gülümseyerek aynı adam yaklaşıyor, gitmiş ingilizce bilen kuzenini alıp gelmiş:)  

köy kahvesinde tapaslar 50 cent! evet elli sent. her  sabah tahtaya yazılıyor mutfakta olanlar, bitince tahta da kalkıyor. ne sosisler yedim! 

bu arada bütün ispanya ve portekizde en leziz bademli tereyağlı kurabiyeleri de marinaledada yediğimi yazayım da gidince siz de yiyin: horno el cedazo 
kırmızı tabelalı bir yer burası; belediye binasına giderken, sabahları nefis kahve kokuları sokağa taşıyor zaten fark etmemeniz olası değil. köyden ayrılmadan tadına bakmadan sadece bademli diye çantama attığım kurabiyeleri sonra yerken daha çok almadığıma pişman oldum. 

yine köyde bir teyzenin adı olmayan lokantasında 2 ve 2.5 euroya bebek kalamar ve normal kalamar yiyordum ki! aman aman aman! o ne lezzet özellikle beybi olan. en pahalı da buydu ha:) 

köy; okumak dinlenmek için uzun yürüyüşler için çok ideal. hem avrupada, yanınız kasaba hem  de bir o kadar uzak; tam ütopya. her ne kadar köyden olsun sonrasında sohbet ettiğim sevillada yaşayanlardan olsun farklı eleştiriler duysam da dünyanın şu haline bakınca çok çok iyi bir şeyi başardıklarını yazmazsam eksik olur. eleştiriler çok doğal olarak eğitim sisteminin ispanyol eğitim sistemi ile aynı olduğu noktasında sadece 2 ek ders varmış sanırım köye dair olanların anlatıldığı. eh bir de her zamanki eleştiriler sosyalizme dair. geçelim. 

ben granada / malaga / estepa yolunu kullandım. siz sevilla üzerinden de gidebilirsiniz. araştırıp bakın. 

yılbaşı yemeğinde köydeydim; fiyatı ile ( 5 euro ) insanların neşeleri ve davranışları ile unutamayacağım gecelerin arasında kendine yer buldu bile. ah jamon ne güzel bir yiyeceksin sen öyle. istanbulda jamon satan market var mı, bilmiyorum. 

marinaleda klasik gezilerden, birbirine benzeyen katedral, ortaçağ avrupası ve yaşamı üzerine sıkıldığınız noktada başka bir dünya mümkün sloganı ile yola çıkan insanların arasına ışınlanabileceğiniz, dünyaya dair inancınızı pekiştirip yeniden hayatı / dünyayı sevebileceğiniz deli yemekler yiyip nefis içkiler içeceğiniz bir yer. gidin görün kalın. 

iyi bir hafta diliyorum herkese 
euro bu kadar artmışken bir süre iç turizmde gezsem iyi olacak. bodrum ve cunda ilk sırada; kış mevsiminde daha güzel olur buralar. yaza kadar euroları biriktirip yine yunana kaçarım ben ama 

bir süre yunan hariç avrupaya ara vereceğim. birbirine benzetecek kadar gezmek iyi değil ve zevk vermiyor bir süre sonra. 

belki norveç isveç bir tur atarım, dur bakalım. 

bu hafta istanbulun bir başka balıkçısına gideceğiz. gidince yazarım. bu havalarda balık kaçmaz. 

günaydın 




4 comments:

  1. Gamze Esra Ersöz dedi ki...:

    Handancım gitmediysen yakın olması açısından üsküp ve Ohrid civarlarını da öneririm.

  1. gooogoook dedi ki...:

    Keyif veren bir gezi yazısı olmuş yine, ben okurken çok keyif aldım. Yaşamak gerek, fırsat bulununca değerlendirmekte fayda var Handan 'cığım. Çok teşekkürler bu güzel yayın için

  1. Handan dedi ki...:

    gamzecim merhaba, evet üsküp ve ohrid istediğim yerler ama yine yaz sıcağında değil, bahar aylarında özellikle ohrid çok övülüyor. ben kalabalık sevmiyorum, o yüzden temmuz ağustos köy evimizde bursa mudanya istanbul hattında geziyor dinleniyorum, bahar ve kış gezmek için ideal. ah bir de bu euro ne olacak böyle gamze!
    sevgiler

  1. Handan dedi ki...:

    handan selam, teşekkürler; köy çok keyifliydi hakikaten bir daha gidersem ispanyolca öğrenip gideceğim:) evet, fırsat yaratmak farklı yerleri görmek beni başkentlerden daha çok etkiliyor. dünyada bu da var, diyebilmek... yoksa barselona ve lizbon arasında inan çok büyük farklar yok turistik caddelerinde, lokal bölgelere gidildikçe değişiyor elbette.
    sevgiler selamlar handancım