biraz kafamdakileri yazıya dökeyim bu karlı ve kanepeye yapışmış halde evde otururken; bu bir gezi yazısı değil; yaklaşık 20 günlük ispanya / portekiz seyahatimden notlar.
barselona; bir gaudi şehri, tanımını yapmaktan hiç çekinmem. gaudi aşağı gaudi yukarı bir yerden sonra aaaa başlayacam ama ha! dedirtebilir, eğer mimar değilseniz boş verin, ne kadar katedral gezebilirsiniz ki!? ayrıca gaudi habire kendisine sponsor olan aileler için bi'şeyler yapmış.
barselona, sevilla, granada, 3 saat malaga, 2 saat estepa, 4 gün marinaleda, lizbon, madrid ve istanbul. arada sevilla iki kez yalnız; neden? marinaleda ya gitmek için.
haftaya barselona, yazısından sonra istanbul / barselona uçtum ve yağmurlu bir barselonaya indim. havalimanından şehre otobüsle gidiyorsunuz, plaza de catalunya da inince la rambla ya da gelmiş oluyorsunuz:)
sonrası benim için hostel arama, siz planlı gidin, yağmurda gezerek ararken hemen la rambla turu atmayın ilk günden, santa anna bölgesi en tavsiye edeceğim bölge. restoranı tapası birası her şeyi var ve her yere yakın, la rambla girişte ilk sağ.
barselona için söylenmemiş söz var mıdır, bilmiyorum; turistik, rahat, ferah, ve gezdiğim şehirleri içinden en pahalısı. hostel geceliği 30 euro idi bir daha o fiyata hiç bir şehir yaklaşamadı.
sevilla çok ışıklı çok mandalina ağaçlı çok hostelli ve en nefis jamonları yediğim, yaşlı garsonlarının insanları azarladığı, benim barselonadan daha çok benimsediğim bir şehir oldu.
granada istanbulda yaşayan birine ilginç gelir mi bilmem, saray dersen burada alası var; zaten o deli kuyruklara hiç girmedim ben zaten hiç bir seyahatimde girmem müze vs. için kuyruğa.
marinaleda için elbette ayrı bir yazı yazacağım ama siz bakmayın kimi seyahat yazarlarının en ucuz yılbaşı turları diye bir yerleri yazmasına; en ucuz marinaleda;
5 euro yılbaşı yemeği
1,5 euro bir litre bira (köy kahvesinde)
3 euro bir şişe cava (markette)
bu şekilde gidiyor köyde fiyatlar, barda içersen bir kadeh şarap o da 1.5 euro
marinaleda bir başka dünya. orada 4 gün kaldım; sonra uzun uzun yazarım, umarım.
malaga 3 saat kalıp türkiyelilerle sohbet edip döner yiyip bira içtiğim şehir, oradan estepa ya gittim ki estepa / marinaleda 13 km. siz de aynı yolu izleyeblirsiniz; estepada tapas yemedim demem:)
ve lizbon; üst üste bir kaç avrupa şehrini gezince bir yerden sonra hepsini birbirine benzetmek çok olası ve doğru lizbonun ana caddesi ya da barselonanın la ramblası arasında pek bir fark yok aslında; armani, prada, gucci, biraz sonra mango ve hm arzı endam eyliyor caddede ve aslında sen nerede olduğunu çok kolay karıştırabiliyorsun.
lizbon diyordum, 20 günde yediğim en kötü öğle yemeğine sahiplik eden şehir neyse ki akşam deniz ürünlü pilav ile kendini affettirdi şehir. şehirler arasında ucuz sayılabilir lizbon eh barselonayı baz alınca elbette. yoksa sevilla ve granada da gayet insancıl fiyatlar.
jamon, peynir, cava / şampanya, bira ve kahve çok tükettim bu 20 günde; tartıya çıkmaya korkuyorum. yarın spor salonuna elbette.
daha uzun gezecektim ama neden gezmedim? sıkıldım.
bir süre belki bir norveç isveç hariç avrupa seyahati yapmam.
ay ekmeği unuttum; çok leziz ekmeklere çok leziz jamonlu peynirli sızmalı kahvaltılar yaptım. yazarım sonra size ispanyol kahvaltısını.
bu notlar dursun burada
Gezi yazılarını da çok seviyorum ama böyle yazıları daha çok seviyorum. Teşekkürler.