böyle günleri çok seviyorum! aynı gün hem pazar hem müze gezip bir etkinliğe katılmış günün sonunda da leziz mezeler ve şahane sohbet ile eve dönmüşsem, benden iyisi yok.
yazması bugüne kaldı, dün, gazeteci yazar bir arkadaşımın davetini önce reddetsem de sonra ısrarına dayanamayıp ev çoraplarımı falan bile giymişken ''filmi bende izlersin'' teklifine daha fazla direnemeyip nişantaşında aldım soluğu. yazı da bugüne kaldı haliyle.
olaylar salı günü gelişti:) hüseyin çağlayan söyleşisinin olacağını okuyunca hadi dedim handan, deniz kenarında yürümeye istikamet emirgan.
önce reşitpaşa pazarı. sonra oradan istanbulun en güzel yokuşlarından (tabii aşağı yürümek şartıyla) tıngır mıngır yürüyüp emirgan'a indim. yol üstünde zeyta şarap evinde bir filtre kahve yuvarladım.
küçücük içi dolu turşucuk gibi bir mekan; şaraptan, zeytin ve ürünlerine bir skala, emirgan gezisinde ihmal edilmeyecek yerlerden biri.***
nefis bir manzaraya sahip bu müzeye ilk kez girdim. ayıp ayıp! nefis bir bahçeden geçip msa'nın restoranına çıktım. menü okumak en büyük zevklerimden biri biliyorsunuz:) pizzadan karides toplarına, kahveden çeşit çeşit biraya zengin ve biraz pahalı bir restoran. kendi yapımları sos eşliğinde cips ve çerez ikram ediyorlar içkinin yanında. sular cam şişede. sabah kahvesine, öğle içkisine, spor sonrası salataya hafif yemeğe her şeye uyacak bir mekan. üst salonu lounge benzeri olmuş, bunu söyleyince çocuklar gülümseyip, evet çok yoğun olduğumuzda orada biraz bekletiyoruz misafirlerimizi, dediler. ben sevdim. pizzalar 200 bandında karides topları gibi deniz ürünleri 300-400 bandında. aklınızda olsun. biralar 80-100 lira.
***
Selamlar, Ermeni usulü yaprak ciğer ilgimi çekti, aklımda ne zamandır ciğer vardı. Nette de tarifini buldum. Yapacağım inşallah :)