siz elinize peeling yapıyor musunuz? ben hiç yapmamıştım ta ki geçen gün loccitane akmerkez mağazasında yapılıncaya kadar. dezenfektan vb. ellerimi mahvettiğinden bir kaç aydır loccitane el kremi vs. kullanıyorum; işe yaradı, ellerim
bu 48 pek özgür bir 48 yaş! senelerdir yaptığım iş ile ilişiğimi kestim:))))
hafifledim:))) bazan sabahları uyandığımda işe gitmeyeceksin biliyorsun değil mi, diye anımsatıp kendime daha bi keyifleniyorum:)))
nisan ayında istifayla sonuçlanan süreç şöyle yaşandı benim açımdan; son 4-5 senedir sürekli soruşturma / sürgün / dava / aç dava / kazan handan dava / geri dön / yeniden soruşturma .... şeklinde ilerleyen bir süreç yaşadım; en son artık açtıkları soruşturma benim ''iddialarımı ispat edemediğim / devletin zamanını aldığım'' konulu olunca ifade vermeden önce istifa ettim nisan ayında. zira artık bunlarla uğraşmak istemiyordum. o güne kadar dilekçelerime eklemediğim bütün bilgi ve belgeleri '' ben bunları üst yönetim araştırsın diye eklemedim, buyurun.'' deyip istifa dilekçemi de ekleyip bütün bunlara, son kez ifade verdim.
tabii ki aklandım;
' devletin zamanını almadığım, bütün söylediklerimin hatta daha fazlasının ispat edilip belgelerinin ekte olduğu; bunun için de herhangi bir soruşturmaya gerek olmadığının anlaşıldığı '' kararı verildi.
ben de çantamı alıp çıktım iş yerinden:)))
konu hala yargıda olduğu için şimdilik bu kadar yazıyorum belki ilerleyen zamanlarda mesela sevmediğiniz bir memurun elini yıkamasından nasıl tutanak tutup soruşturma açarsınız diye müdürleri bilgilendirecek yazılar yazabilir;
'' verimsiz bu çalışan'' diye başka bir yere tayin ettirdiğiniz ( sürgün yani) memur davayı kazanıp geri dönünce bu sefer hakkında başka soruşturmalar açmak için nasıl sebepler yaratabileceğine dair müdür tayfasına tüyolar verebilirim:))) verimsiz dediğiniz insana bilgisayar ve iş vermeyi unutmazsanız iyi olur. çünkü o zaman hakim ''e verimsiz dediğiniz insanın üzerine zimmetli bir bilgisayar bile yok neyle çalışacak bu'' diye bir soru sorabilir! ay müdürlüğünüze bişey olmasın:)))) hakimlerin bu ''nereden baksan tutarsızlık'' olayını gözden kaçırmayacaklarını bilmeniz gerek diye vallahi müdür ve müdüreleri uyaran yazılar yazabilirim:)))) bekleyin anacım:)))
ama dava konusu olmayacak 1-2 hap bilgi vereyim. bilinen adıyla istifa devlet diliyle '' görevden çekilme madde:94'' günü gelince emeklilik işlemlerinizin yapılması üzerine istanbuldaysanız fatih kaymakamlığının yanında mukim kamu emeklilik dairesinden alacağınız bir dilekçe ( evet diğer sgk'larda yok. sadece vatan caddesinde var kamu emeklilik işlemleri için verilecek 2 satır dilekçe'' ile talebinizi ankara'ya yolluyorsunuz. sonrasını onlar hallediyor. emeklilik için yaşınızın dolmasını bekliyorsanız doğum gününüz emekliliği hak ettiğiniz gün oluyor:))) çift hediye yani. o hediyeye yani ikramiyeye kadar maaş alamıyorsunuz, bu da bir teknik hap bilgi olarak kalsın aklınızda.
gelelim istifa olayına. önce bir anlamıyorsunuz açık söyleyeyim o kuş gibi özgür hali. ben nisan ayında istifa ettiğimde sevgilim ve yakın arkadaşlarım dışında kimseyle paylaşmadım; buna gerek duymadım. bütün bu süreci her adımda yanımda olan avukatım ile yürütüyor olmak da benim için büyük şans ve rahatlıktı. buradan sevgili avukatım Anıl'a bir kez daha teşekkür ediyorum. bu süreçte en büyük teşekkürü aramızda 3500 kilometre olsa da bütün süreci bilen, takip eden, her gün onlarca kez konuştuğum canım sevgilim Richard eşsiz desteğiyle hak ediyor. ismini vermeden teşekkür edeceğim insanlar da var:) sanırım ve umarım bu cümleden kendilerini tanırlar:) bütün bu süreci ellerinden geldiği kadar hasarsız atlatmam için çabalayan değerli dostlarıma buradan teşekkürler:) şişttt tanıdınız değil mi kendinizi?
evet istifa diyordum, rahatlık diyordum. kamu çalışanı olmamak büyük özgürlük! yazarken, yaşarken bir amirinin olmaması, son zamanlarda benim gerçekten tahammül sınırlarımı zorlayan birey olamamış ama hasbelkader yönetici olmuş insanlardan uzaklaşmak bana çok iyi geldi.
''istediğim zaman istediğim yere gitmek ve istediğim şeyi yapabilmek büyük özgürlük'' böyle diyorum, eee nasılsın handan emeklilik nasıl gidiyor diye soranlara.
ay bu kadar yeter bu konu:) gelelim hediyelere; kendime kırmızı taşlı bir yüzük daha aldım! fuar modeli yani tek bu handan hanım, diyorlar, puanınız bu kadar onu da ikiye katladık, diyorlar bunların hepsinin hem doğru hem de pazarlama taktiği olduğunu adım gibi bilsem de ben o anda yüzüğün parmağımda nasıl da güzel durduğuna hayran hayran bakıyor ve aslında karar vermiş oluyorum almaya! bir de şans kolyesi hediye ettiler bir de çikolata:) aldım gitti! rich bana beni çok duygulandıran bir kart yolladı. buzdolabının kapısına yapıştırdım magnetlerle. her sabah beni sevdiğini okumak iyi geliyor:)
günlük rutini şimdilik şöyle oluşturdum. sabah erken uyanış, önce bir fincan kahve biraz medya sonra ev toparlamaca duş alma bir fincan kahve daha. sonrası ne yemek yapacağıma ya da dışarıda nerede yiyeceğime karar verme, alışveriş ve bir semt turu için dışarı çıkma. 11 gibi sokakta oluyorum; şans oyunları oynayıp türk kahvesi & maden suyu içip oradan artık günü nereye bağlayacaksam oraya gidiyorum. bazan bir kitapçı bazan geri ev bazan kurtuluş bazan boğaziçi. dün boğaziçi oldu mesela akşam üzeri sokak barında iki bira yuvarladıktan sonra yemek için istikamet.
temmuz ayında bu rutin iyi, ağustos ayına bir seyahat sıkıştırırım yunanı çok özledim yunanı, herhangi bir ada küçücük olması tercihimdir iki meze evi bir fırın bir meyhane yeter de artar bile! ilk fırsatta, ilk. birinci aşıyı dalyan'da olmuştum, ikinci istanbulda. sonra ver elini britanya!:))))
okuyamadığım kitapları:) izlediğim filmleri, son aldığım kozmetik ve bakım ürünlerini bir başka yazıya bırakıp bu upuzun yazıyı bitireyim.
işinizi sevmiyorsanız kendinize iş dışında bir hobi edinin, mutlaka! ben yıllardır bu blogla ve sosyal medya yazarlığı ile yaptım bunu. çok keyif alarak senelerdir yazıyorum. keyif aldıkça da devam edeceğim.
hoşgeldin 48
Orhan Pambık gibi bazan bazan demişsin 😂