sabah saat 7.30 sokak sessiz bir tane hergele karga ortalığı birbirine katıyor sadece. klavye tıkırdatıyorum. niye? çünkü erken uyandım ve magazin sever biri olarak hürriyet'ten savaş özbey'in yazısını okurken kendi twitimi gördüm:)))) arnavutköy hakkında neden o kadar boş olduğunu kapanmaların had safhada hissedildiğini özetle yazmıştım. twiti basılı görmek güzel, nft de satılığa çıkarsam mı:))) ara ara istanbulda ne var ne yok yazıları yazıyorum zaten ama bu twit kafamda semtleri yazma fikrini güçlendirdi. tabii ki bildiğim yürüyerek gidip geldiğim eski hali ile şimdikinin ayrımını hemen hemen günbegün görebildiğim semtler. mecidiyeköy, gayrettepe, kurtuluş, ortaköy, kuruçeşme, arnavutköy bebek hattına kadar olan kısım.
kahvemi tazeleyip keyifle yazayım:)))
bu semtler içinde en az etkilenen kurtuluş. neden kurtuluş? şimdi bir semtin elli beş tane barı varsa ve oralara hafta sonu gençler gidip dolduruyorsa ( arnavutköy örneğinde olduğu gibi) kapanmada teknik sebepler bir yana ( ruhsatı bar olanlar hiç açamadı) o semt esnafı tabii ki çok etkileniyor. kurtuluş öyle değil. ana caddeden bahsediyorum en azından; solda üçler market her zaman mezeleri çok iyi, geç sağa göreme muhallebicisi, ben ki kaymak yemeyen yüz vermeyen biriydim şimdi arada 100 gram alıp kahvaltı keyfi deyip kendimi kandırıp bu kalori bombası leziz ürünü tüketiyorum. keza sütlaç, eve söylediğim detoks çorbası hepsi birbirinden başarılı. ve evet kahvaltıda sundukları beyaz çıtır ekmek de gayet güzel, işte o yüzden kapanmada semt ahalisi de alışverişini devam ettirdi benim gibi evi yürüme mesafesinde olan da. in biraz daha aşağı damla boza dondurma. hala buzlukta yarım kilo dondurma var, tutti furutti ve antep fıstıklı olan favorilerim. küçücük bir dükkan ama semt biliyor ben biliyorum herkes biliyor. senede 2-3 kere yesem de turşu; pelit turşucu. ismi lazım değil instagramda kilosunu onlarca liraya satan turşuculara hiç para kazandırmadım ama pelit arada sırada uğrayıp az da olsa alışveriş yaptığım yediğimde boğazımı yakmayan leziz turşuların satıldığı yine küçük bir esnaf. tabii ki bunların hepsinin kazançlarının düştüğünü tahmin edebiliyorum. kimin düşmedi ki? konumuz o değil. konumuz semtin kapalı esnafının sayısının çok fazla olmaması. semtteki fırınlar ha keza ben bu sefer kule fırınından aldım beyaz çıtır ekmeği. yani kurtuluş marketiyle,manavıyla zaten kendini semte göre ayarladığından en az etkilenen semtlerden biri. ana caddede olan pub da açıldığı zaman zaten pandemi bitmiş demektir, yazın bir tarafa:)))
turistik semtler yan yana sıralı barların olduğu kuruçeşme yani boğaziçi hattı doğal olarak çok etkilendi. çünkü semt sakinleri her gün inip oralarda içki içmiyordu. bebek'te oturan hafta sonu sokağa bile çıkmıyor ayol, judy ses ver! sanırım esmer vardı yanımda bir boğaz hattı yürüyüşünden sonra zor bulduğumuz taksi ile eve dönerken taksici abi hafta sonu gelenler hep sizin gibi '' dışarlıklı'' demişti, metrobüse yolcu taşıyoruz. mekanlarda oturacak yer yok, demişti. görmüştük. işte oralar en çok etkilenen mekanlar oldu. isim isim yazmayacağım.
bir de asıl yürürken her seferinde canımı sıkan bir şeyi yazacağım. ortaköyden başladığımda yürümeye kuruçeşmeye kadar deniz görmüyoruz! niye çünkü inşaat var. mandarin otel yapılıyor sanırım oraya bayağı böyle iskelelerden kafayı koruya koruya tüh lan yine unuttum keşke arnavutköye taksiyle inseydim diye kendi kendime söylene söylene o kısmı hızlıca yürüyüp kuruçeşmeye gelince rahatlıyorum. önce bir sosisli yuvarlıyorum, bazan steeve'den patates bravas alıp bankta da olsa gurmeyiz diye kahkaha atarak yiyoruz bazan sosisliyi yuvarlayıp yürümeye devam ediyorum. paket servis bu büyük şef mekanlarına yeterli günlük geliri sağlamasa da adamlar / kadınlar mekanı açıp en azından işlevsel tutuyorlar. fiyatlar bence hala pahalı o yüzden yine yazıyı yazma konusuna geldik; en çok etkilenen mekanlar turistik ve şef mekanları; fiyatlar semt sakinlerinin günlük rotalarına girecek aralıkta değil. böyle benim bildiğim tek mekan var; adem baba balık. her zaman fiyatları insancıl; pandemi öncesinde de hafta sonu kapıda kuyruk olurdu. içki yok, balığını yersin kalkarsın ama acele de ettirmezler öyle ismi lazım değil bursa'da bir mekanın daha fazla turist alalım diye milletin önünden tabakları çekip aldığı gibi. her şeyi duyuyorum her şeyi:))) zaten bu mevzu instagramda da çok konuşuldu. neyse, ne diyorum hah adem baba, vallaha biz palamut zamanı gidiyoruz, roka salatası ve palamut söylüyoruz çoğu zaman bitiremiyoruz bile esmer ile. ben üstüne tatlı yemek için yer bırakıyorum biraz:))
yazı çok uzun oldu ben acıktım. kısacası eskiden müşterisini koruyan, anlamsızca pahalı olmayan lokanta ve işletmeler en az etkilenenler olarak yollarına devam ediyorlar. ama yok ben günbegün zam yaparım, kuş kadar porsiyonları onlarca fiyata satarım diyenler ne yazık ki ilk elekten aşağı düşenler oldu. eh biz de aptal değiliz yani eve söylerken de bizi gözeten esnafı biz de gözetiyoruz.
iyi pazarlar
devam eder bu yazı, daha benim gizli nişantaşı dediğim gayrettepe var, mecidiyeköy şişli hattı var, var da var. istanbul benden sorulur ahahahahahhaha
günaydın
0 comments:
Yorum Gönder