pandemi ile geçen bir sene; neler oldu neler

18 Aralık 2020 Cuma

 kaç gün oldu heves ediyorum yazmaya sonra hoop sosyal medyaya; sonra oradan kurtulmak için ciddi bir çaba veriyor ve biraz kitap okuyup biraz da ingilizce çalışıyorum. 

pandemi = evde oturmak. 

pandemi = evi en azından açık yerleri hemen hemen her gün silmek 

pandemi = netflixte ne var ne yok ne izleyeyim diye saatler geçirmek 

kendime haksızlık etmeyeyim ama bu arada stoner gibi değeri sonradan anlaşılmış bir kitap okudum. sırada başka kitaplar var. 21 günü aralıksız yapamasam da 10 gün kadar düzenli yoga yaptım, sabahları medya turunu sanırım hiç kaçırmıyorum. 

günümün en keyifli saatleri sabah çok erken ( 7 gibi) uyanıp laptopu yatağa taşıyıp sert iki fincan kahve eşliğinde şehir sessizken martıların çığlığıyla medya turu yapmak. bazan geceden yarım kalan filmi ya da diziyi bitirmek ile devam eden bu süreç kahvaltı hazırlamaya artık ondan sonra işe gidilecekse iş değilse evde... bir bölüm dizi bir 10 dakika ev işi:) bir bölüm dizi, salata malzemesi hazırla, bir bölüm dizi 10 dakika mola salata yapmaya:) böyle böyle geçiyor işte. 

yok, ekmek yapmadım. ama göreme'den çok yemek çok tatlı söyledim. en son sütlaç kaselerinden küçük bir dağ olunca evde yahu bunları ne yapayım dedim, ee dediler biz altı tanesine bir sütlaç veriyoruz, ooo hemen gelin alın dedim. aldılar. 

dondurma ve çikolata çok ama hakikaten çok tükettim. çikolataları değişik değişik markalardan ama dondurmayı sabahları yürüyüş olsun diye gittiğim kurtuluş damla dondurmadan aldım çoğunlukla. 


ayda bir kuaföre gittim. en sevdiğim şeylerden biri de sabah erken saatte istiklal caddesini boydan boya yürümek. sonra sıcacık simitler alıp kuaförde ilk müşteri olmanın dayanılmaz şımarıklığıyla... geçen saatler ve en nihayetinde şıkır şıkır çıkıp artık kalabalıklaşmış caddeyi boş verip kartal geçidinden çukurcumaya doktorla kahveye oradan cihangire, geçerken aç isem müthiş bir sos ile tavuk çevirme yapan yerden tavuk ve közlenmiş patates ve soğan alıp oradan eve. yky tabii ki uğrak noktalarından biri. dezenfektan kullanınca eldiveni zorunlu tutmuyorlar, eldivenle kitap seçmeye katlanabileceğimi sanmıyorum. o dönemlerde girmiyordum. 

bu sene diğer bütün seneleri geçmiş yazdığım yazı sayısı; 47! bununla olacak 48 başka yazmazsam. mart ayında yaşamımıza giren kovid sonrası 20 gün kesintisiz evde oturmaktan başka sıralı çalışma düzeninde hep çalıştım. zaman zaman o da kalktı ve hafta beş işe gittim. sosyal medyada sıkça soruluyor; nasıl hasta olmadınız hala diye, bana değil herkese. ben neler yapıyorum; 

* evime misafir gelmiyor:) gelenler de misafir değil. zaten öyle ağırlama vs çok seven biri değilim, habersiz çat kapı benim evime gelemez kimse. onu bırakın geç saatte  telefonla bile ulaşılmaz bana. yani öyle kimilerinin övündüğü ay canım bişeye ihtiyacın olursa ara kaçta olursa, insanı değilim ben. 

* sabahları ( şu an 7.43) uyanınca bir bardak su içiyorum. sonra sırasıyla bir kaşık sızma zeytinyağı, bir diş sarımsak ve bir limonun suyunu sıkıp içiyorum. bolca filtre kahve içtikten sonra işe gideceksem bir tost yapıp çantama atıyor değilse evde sıkça instagramda paylaştığım kahvaltı tabaklarından birini hazırlayıp güzel bir kahvaltı yapıyorum. evde meyve çerez hiç eksik olmuyor. avakado, ceviz, badem, tuzlu fıstık, antep fıstığı, bolca ama gerçekten bolca çikileta, süt, maden suyu, ananas, limon mutfaktan eksik etmediğim yiyecekler. bunların yanında genelde kuzu eti, az da olsa kür edilmiş etler ( yaylatürk sosis harika bişey:)) zaman zaman bal kaymak ve sütlaç  ( göreme muhallebicisinden) yine hem leziz hem de beni yükselten yiyecekler olarak mutfağımda. yine bağışıklık için arada bir bol soğanlı sarımsaklı tane karabiber ve zencefille mercimek pişiriyorum. evet kırmızı mercimek, bütün saydığım malzemeleri ve mercimeği az suda ( varsa et suyu) pişiriyor ve bu çorbadan katı mercimek yemeğini yediğim zaman akşamdan kalmalık varsa bile uçup gidiyor. yazması uzun olsa da aslında kolay. hepsini çiğden koy tencereye pişir. balık, kuzu eti, meyve sebze ve tabii keyif veren yiyecekler. çizkek gibi:))) tchibodan alıyorum, bayıla bayıla yiyorum. hem sirkülasyonu fazla hem de paket eve söyleyip beklemek pek tarzım değil. kanyon tchibo uğrak noktalarımdan. 


sokağa dair çok şeyi özledim. bilinen anlamda tek seyahat yaptım bu süreçte; dalyan. ve bu seyahat benim aslında tatsız bir durum için kadıköye gidip oradan havaalanına geçip akşam olan uçağımı öğle vaktine almam gibi bir dizi serüven ile başlayıp sürprizlerle dolu bir seyahat oldu: aşık oldum! 

yani aslında şöyle; aşık olduğumu istanbula dönünce anladım. anlatıcam durun kahvemi tazeleyeyim. diğer yazıya kalsın bu yazı hem çok uzadı hem de sanırım yaşadığım şey  böyle bir yazının altında kalacak bir şey değil:)) başlı başına bir yazıyı hak edecek bir aşk! 


devam edecek 



2 comments:

  1. Gamze Esra Ersöz dedi ki...:

    E sen pandemiyi dolu dolu geçirmişsin ki :)

  1. Handan dedi ki...:

    Yok ve Gamze'cim ne bahar turu yapabildik ne başka bişey
    Hasta olmadık o iyi
    Sevgiler