endorfin ve serotonin yapıyor bunu, biliyorum; 15-20 dakika yürüdükten sonra serotonin salgılanmaya başlıyor eh sonra da endorfini tetikliyor ve işte o spor kafası dediğim şahane kafa oluyor:)
***
dün sanırım kendi yürüyüş rekorumu egale ettim; sirkeciden eve kadar yürümemiştim hiç ama dün hakikaten kahkahalarla dolu bir sohbet ve epi topu soğuk bir biralık- o da küçük bira- mola ile bu yürüyüşü tamamladım. tamamladım çünkü üç kişiydik; önce sirkeci muhtarını sonra fotoğrafçının hasını eve bırakıp karşımdan 3 taksi de durmadan geçince e ben yürürüm ki, eve deyip...
***
vatan emniyeti gördüm ben:) yok yok gözaltına alınmadım; pasaportumun süresi bitiyor ve ben iki aya yakın süredir yeni pas. dilekçesi ve evrakları çantamda ha bugün giderim ha yarın diye diye son güne kadar... dün artık bu hafta bu iş bitmeli deyip evden çıkıp nasıl gideceğimi bilmediğim vatana taksi marifetiyle ulaştım; kale gibi bir bina ve hep silahlı abiler... sıra numaramı aldım ki artık eli ayağı açlıktan titreyen ben kahvaltı yaparım bu arada deyip önce cafenin yerini öğrendim koca emniyette. kocaman bir tost büyük bir ayran ile handanın gözü açılır.
yalnız bu murphy hiç boş durmuyor ha! sıra bana geldi ve öğle molası tatatata!
o arada 3 kişilik gri/beyaz, embesil çocuklu bir aile önümüze geçti ki eğer yer emniyet olmasa ben onları bir... amaa yer emniyet abiler silahlı gözaltı kolaycacık o embesil çocuklarıyla o beyazlaşmaya çalışan gri aile sorsan çok evropa görmüş çokta evropalıdır fikir olarak hadi ordan! milletin sırasını alıp bir şekilde eski randevu numarası bizim diye yalan atıp erkenden hallettiler işlerini. dua etsinler ki olay emniyette geçiyordu:)
***
eee pas. tamam, bir dışarı çıkışım var! biraz yürüdüm kendime gelmek için hakikaten gerginlik verici bir bina o emniyet binası ve beklemek tabii. az biraz yürüdükten sonra kendimi zeynep'in mekanına, sohbetine, şefkat ve ışıltısına bıraktım; günün en iyi şeyi buydu ve katmerlenerek devam etti iyilik hali. canım zeynep buz gibi limonatalarla sade kahvelerle ve esas sohbetiyle beni önce sakinleştirip sonra hazırladığı ortam ile yeniden yükseltti. seramik atölyesi, takı tasarım... harika insanlarla tanıştırdı beni ve bir anda başlayan sohbet, sabahı sildi attı. istanbulun farklı yerlerinde fotoğraf çekip, kendimize kocaman taşlı yüzükler tasarlayıp sonra da nefis masalar kurup... sirkeci'de güzel şeyler olacak; bunları da sırasıyla oldukça yazacağım. bir tanesini çıtlatayım;
tarihi sirkeci hanları sergisi açılacak. zeynep harıl harıl çalışıyor bunun için. haber vereceğim. tan vakti cafe bildiğiniz gibi nefis börekler, kekler, çörekler, mezeler, yemekler ile minicik bir lezzet mekanı. bir yandan bütün han çoklu bir sanat mekanı gibi olmaya başladı; fotoğrafçı var seramik atölyesi var takı akademisi var daha da olacak.
sonrası işte han'dan çıkıp bi kahve de ( sade türk kahvesi içtim ben diğer osmanlı kahvesi benlik bir kahve değil) kahveleri yuvarlayıp etraftaki binaların hikayelerini dinleyip sepya istanbulda yürüdük yürüdük yürüdük. sanırım arada üçümüz de konuşuyorduk ama birbirimizi anlıyorduk, nevizade'de birer soğuk bira yuvarlayıp taksim oradan taaa benim eve işte. hesapla bakim kaç km.
***
aylaklık güzel şey
spora git, sahaf gez
semtinden çıkmadan yorulmadan bir gün geçir
ne okusam?...
hafta sonu tuzlu su
Yeni pasaportunun sayfalarının bir an önce dolmasını dilerim :)