istanbulda ne var ne yok?

2 Aralık 2016 Cuma
evden çıkamıyorum çıkınca da giremiyorum. 

sabah rutinimi bozmadım; kalk/kahve demle/gazeteleri oku/spora git/kahvaltı yap. buraya kadar normal, sonrası? işte sonrası eve dönüp yapılması gerekenleri yapınca tamam ama sokakta olunca mesela dünkü gibi önce kuruçeşme sonra bebek oradan geri beşiktaş, akaretler derken kendimi nişantaşında bulmam ve orada socrates bistro'da kısa bir molanın ardından blush atiye'de nefis bir şarap molası... ben yazarken cümle bitmedi, yürüyüp eve geldiğimde de aklımdakiler bitmemişti:) 

istanbuldan haberler; 

bir ay kadar oldu sanırım toi istanbul kuruçeşmeye taşındı; kuruçeşme benim boğaziçi hattımda sevdiğim noktalardan biridir. toi istanbula da uğradım elbette, şef ismet saz beye işinin gücünün arasında  bana zaman ayrıdığı ve  demlediği nefis çay için bir kez de buradan teşekkür edeyim. instagramdan takip nereye kadar, deyip toi istanbula en kısa zamanda uzun uzun yemek yemeğe gitmeyi yazdım aklıma. ha bir de haber toi yurt dışına açılıyor.  

kuruçeşme bebek derken bebek bar elbette duraklarımdan biri. bir soluklanma da orada. klasikler iyidir. 

yeme içme sektörü elbette memleketin hal ve gidişatından etkileniyor, ancak benim anladığım şefler ve mekan sahipleri direnebildikleri kadar direnecekler. eh yakında yılbaşı hareketlenmesi bekleniyor, ona göre hazırlıklar yapılıyor. macrocenter bile yılbaşı kurabiyelerini koymuş tezgaha. 


iyi bir dergi okuruyum ben; socrates dergi de haberdar olduğum dergilerden biri, futboldan anlamasam da dergiyi biliyorum ara ara da fitbul adlı bir başka futbol dergisinin özellikle gafkolik sayfasını bayıla bayıla okuyorum. işte o socrates dergi ekibi can öz ile ortak bir bistro açmış; ben de gazetelerden okumuştum. dün hadi akaretlere kadar gelmişken şu yokuşu tırmanayım zaten spora da gitmedim bugün diye çıktım o yokuşu ve fırın sokaktaki socrates bistroyu buldum. iki katlı, sokak arasında minik bir mekan; giriş katında servis barı olarak kullanılan mekanın küçüklüğünden bar sandalyesi olmayan bir bara üst katta da masa ve kitaplığa sahip, semt bistrosu olmaya aday yeni 1 aylık bir mekan. alt kat kapı açıldıkça bir soğuk oluyor ama üst kat sıcak, kitap karıştırıp zaman geçirilebilecek teşvikiyede oturuyorsanız tercih edebileceğiniz bir yer. benim için uzak mesela kahve vs en yakın bana gayrettepe, aslında gayrettepede de minik bir bar bistro açılsa ne güzel olur. 

sonra istikamet atiye sokak. ben atiye sokakta sadece taps ve sokağın eskilerinden salomanje olan zamanları anımsıyorum ki çok eski değil o zamandan bu zamana ne çok değişti atiye sokak! ben uzun bir süre takip etmeyi bırakmıştım. şimdi blush atiye ile tekrar gidebilirim. bahçesi çok güzel blush atiyenin; leziz şaraplar içip yemek yemek için ideal bir yer. yeni bir soluk  getirmelerini bekliyorum ben blush işletmecisi muhittin bey ve ekibinin atiye sokağa. iyi yemek iyi şarap iyi işletme olunca böyle düşünmemem için bir engel kalmıyor. 

 bir istanbul turunun daha sonuna geldiğimde eve dönüp alacağım hediyeleri kafamda evirip çevirmeye önce italyaya mı gitsem ispanyaya mı diye düşünmeye çalışırken uyuyakalmışım. 

günaydın.  

2 comments:

  1. Gamze Esra Ersöz dedi ki...:

    Önce İtalya'ya git Handan, bana İtalya İspanya'dan her daim daha sıcak geliyor :)

  1. Handan dedi ki...:

    Sevilla geçiyor aklımdan; bir de gastro seyahat için bir başka şehri ispanyanın. Dur bakalım,