haftalık rapor; can oba kanyon'da, spor salonu klişelerine devam

30 Mayıs 2016 Pazartesi
can oba nihayet kanyon'da. butik tatlı & şampanya konseptli sanırım  istanbulda benim bildiğim ilk ve tek mekanını açmıştı; iki hafta kadar oldu açılalı ha bugün giderim ha yarın derken dün spor sonrası ıslık çala çala eve doğru yürürken birden rotamı aaa zaten tembel kahvaltısı yapmıştım ben dur gideyim de şampanya & tatlı kahvaltı yapayım diye rotamı kanyona çevirdim. diğer mekanlara hiç uğramadan iş bankası kanyon şubenin yanındaki can oba'da aldım soluğu; can bu hafta amerikada; bir ödül aldı yakında onu almaya gitti. naz var serviste ve aslında her şeyde. önce lafladık nefis kahveler eşliğinde sonra benim sirkeci can oba'dan da sevdiğim peynir tatlısı ve şampanya ile günümü şenlendirdim. bu arada kanyon beyoğlu gibi kokuyordu; sokak lezzetleri vardı, ondan. can oba minicik bir butik tatlıcı, aşağıdaki kalabalığı izleye izleye şampanyanızı / şarabınızı veya kahvenizi yudumlayıp tatlınızı yiyebilirsiniz. 

*** 

dergiler birbirine benziyor; kapağını kapatın birbirinden ayırması zor, diyordum dedim, hala da diyorum. sol cenahın çıkardığı dergileri elimden geldiğince takip ediyorum ve fakat kimi muhafazakar ama sol soslu adamların boş beleş yazılarına yer vermeleri hoşuma gitmemekle beraber okumuyorum o sol soslu muhafazakar isimleri; yazdıkları da belli; bilinçli bir kaybedilmişlik, böyle bir geçmişe özlem ( adam / kadın 40 yaşında ha bu arada neyi özlüyorsa) itici geliyor bana. ayrıca kimi arabesk figürlerine bu kadar övgü neden, anlamıyorum ben. hakikaten anlamıyorum. ne yazık ki hiç biri uzun ömürlü olmayacak bu dergilerin; kapanmaya başladı bile, bakınız fil. 

*** 

istanbul bildiğiniz gibi. istanbulun çekilmez iki ayı temmuz ağustos yaklaştı; bu sene bu aylar içinde çok durmayı düşünmüyorum buralarda. kaçıp kaçıp gideceğim uzaklara yakınlara. 

*** 
spor salonu tanışma / sohbet açma klişelerinden biri; 
- yeni üye misiniz? 
- ne fark eder? ( bu kibar yanıtım:))) ) 

arkamı dönüp gidiyorum tabii bu yanıttan sonra, bir gün sana ne yi yapıştıracağım o olacak. 


*** 

bu hafta çok iş var. pasaport, bilet vs vb. 

hadi bakalım yeni rotalara hazırlıklara 

gerçek hesap bu! bir nejat işler kitabı

25 Mayıs 2016 Çarşamba
son bir ayda okuduğum kitapların içinde en iyisi nejat işler'in kaleme aldığı farklı farklı zamanlarını anlatan, gerçek hesap bu! kitabıydı. 

dün çıktı kitap zaten raflara e ben de iş yerinden çıkar çıkmaz kitapçıda aldım soluğu. 

kitabı attım çantama doğru eve; büyük keyifle okurken tabii ki bir iki hikayede hüzün aldı başını gitti... onları bir daha okuyacağım. nejat işler'in dili bir çağlayan gibi akıp gidiyor; 


samimiyet sağlıyor bu akıcılığı; belki, evet aslında kesin olan bir şey var ki kimi anıları çok doğal olarak eksik anlatmıştır evet ama o rahatsız etmiyor; anlatabildiği kısmını samimiyetle anlattığı için okurken zevk alıyorsun;

 nejat açık yüreklilikle yazmış. 

nejat işler pasaportundaki meslek hanesine çok rahatlıkla aktör / yazar yazdırabilir. ve eminim bu kitabın  arkası gelecek. 

iyi bir yazar nejat işler ve okurken iyi bir insan olduğunu hissini de alıyorsunuz. 


gerçek hesap bu 
180 sayfa 
can yayınları 
16 tl 

thassos adası, xanthi notları

23 Mayıs 2016 Pazartesi
yunana gittik geldik biz. bir süre yunan coğrafyasına ara vermeye karar verdim bu arada 
kuzey avrupaya gideceğim. 

iskeçeye benim 2. gidişimdi o yüzden pek yeni bir şey söylemeyeceğim xanthiye dair; yine hostelde kaldım, yine nefis mezeler yedim; 41 adlı küçük meyhaneyi keşfettik corc'un yönlendirmesiyle; bütün gece deniz ürünü yiyip girit rakısı ve başka lokal yunan içkileri içtik. 

sonra sabah tasos adasına doğru yola çıktık. biz araba ile gittik; otobüs ile giderseniz keromiti'ye ulaşmak için iki araç yapıyorsunuz ki bize yorucu gelince atladık arabaya ver elini keromiti. yol arkadaşlarıma buradan sevgiler:)) 

gemi limandan tam çıkış yapacakken ıslık çaldık ( vallaha bak ) kaptan bizi görünce durakladı koştuk gemiye bir türk aile daha vardı. bilet 3.5 euro kahve 2.5 tost yine 2.5 euro, thassosa 45 dk gibi bir sürede varıyorsunuz. zeytinlikle kaplı bir ada ve tahmin edersiniz ki bayıldım ben buna. liman bölgesinde gez dolaş orada kahve burada manzara ( bakınız instagram ) öncesinde ipek gibi yufkalardan elde açılmış gerçek peynirli börekleri mideye indirince 3 gibi anca acıktık. iç sokaklarda öyle küçük bir taverna ya yok ya da biz bulamadık, önce deniz kenarında çok yaseminli gayet güzel bir tavernaya oturduk ama ben burada iyi yemek yiyemeyeceğimizi hissettim. sadece his mantıklı hiç bir açıklaması yok; mönünün devasa hali, dondurulmuş kalamar vs uyarısı beni mekandan soğuttu. kalktık, sabah çantamızı emanet ettiğimiz zorba's tavernada aldık soluğu; margarita siparişlerimizi alıyor ben ekmek & sızma diye sayıklıyorum, ve o arada kızartılmış ve baharatlanmış koca bir tabak sızmalı ekmek dilimleri masaya koyulunca keyfim yerine geliyor, sırayla söylüyorum farklı farklı biraları. peynir ezmesi, patates kızartması, füme uskumru derken kafa bacak kalamar gelince masaya... zorba's rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir mekan; margarita yanni çifti mekanın sahibi, margarita'da bir alman havası var, yasemin ve ortancaların arasında kedileri doyura doyura buz gibi biraları yuvarlaya yuvarlaya bi 3 saat kadar geçiriyoruz. 4 kişiye gelen hesap ne kadar peki? 64 euro olan hesabı 50 euroya indirmiş margarita. 4 kişi 50 euro, yazın bir tarafa. bu rakamlar yazın bir tık yukarı çıkabilir yüksek sezonda, yoksa biz 41 de de o kadar yiyip içtik 34.90 geldi hesap. saçımı başımı yolmak istiyorum istanbulda ödediğimiz hesapları düşündükçe:))) 

akşamı ettik thassos adasında limanda birer bira daha yuvarlayıp son gemi olan 8.30 gemisi ile keromitiye oradan arabamızı alıp hanım ağa arkadaşımın 5 dönüm tarla içindeki evine gidip keyifli bir gece geçirip nefis bir manzaraya uyandık. hanım ağaya bir de buradan sevgiler:))) grek türk karışımı kahvaltı ve yağmurlu xanthiden pazar trafiğine kalmayalım diye cumartesi dönüş istanbula. bu arada bir süre otobüs görmek istemiyorum; tren, uçak, yaya ama otobüs yok. yorucu. 

tahmini bütçe vereyim size; happy living hostel geceliği 20 euro, yiyip içme kapasitenize bağlı olarak ortalama öğle yemeği 10 akşam yemeği 20 euro civarı verir bir kişi, yani günde 50-70 euro arası bir şey harcarsınız. 

thassos güzel ada, bir de sızma attım çantama ama henüz tatmadım. pazar günü spora gidip bünyeyi biraz mytos'lardan arındırdım:) sonra pazar sonra evde uyku uyku uyku... 

bir gezi daha bitti. yeni bir rotada heyecanla... 

efruz / gazeteci meyhane açarsa neler oluyor görmek için

14 Mayıs 2016 Cumartesi
lafı çok uzatmadan, gazeteci serdar akinan efruz diye bir meyhane açmış, gidin görün bünyeyi mezeye boğun, diyeyim ilk baştan. 

serdar'ı ben adadan tanırım; medyanın hali belli eğer yandaş iseniz iş bulabiliyor değilseniz bir çok gazetecinin şimdilerde yaptığı gibi başka alanlarda iş arıyor / buluyor ve hayatınızı idame ettiriyorsunuz. kimler kimler var medyada; tetikçiler var bu aralar el üstünde tutulan mesela günü gelince onlar da çöpe atılacak elbette sonra saf değiştirenler bunun unutulması için sürekli her konuda destek vererek yerini sağlamlaştırmaya çalışanı var, özellikle çok keskin yazılar yazmayıp top çevirip gün olup devran dönünce yandaş değildim ben zaten ya diyebilecek kıvraklıkla ve kıvrımlarda yazanı var, kafam karışık takılanı var, melankolik takılan afacan davrananı var var oğlu var. hatunların durumu ise bir başka içler acısı; ama / fakat / diye diye öldüler var olanı koruma çalışırken, ki hiç yakıştıramıyorum hemcinslerime ne faşistliği ne de yandaşlığı ama çoklar ne yazık ki... neyse

ay ben meyhane yazacaktım e meyhanenin sahibi gazeteci olunca. dönüyorum hemen serdar'ın meyhanesi efruz'a; 

dün benim klasik istiklal turu günümdü; önce pek özlediğimiz  raşit çavaş şehrimizi şenlendirmiş onunla çiçek pasajında sohbet, sonra sevgili kuaförüm ile aylık mutat görüşmemiz.. yalnız o arada aydın boysan hocamı gördüm de;  ben eşinin öldüğünü duymamıştım:( başınız sağ olsun demeden hal hatır sordum sadece. sonrası çukurcumadan cihangir; geyik açıldığından bu yana sevdiğim / gittiğim  bir mekan; yağmur ile kapı önü sohbetinden sonra işte tam da artık sıraselvilerden yukarı çıkarken aaa dur yahu efruz'a uğrayayım, hayırlı olsun diyeyim derken çiçek bar ve efruz girdi rotaya. çiçek bar bildiğiniz gibi:) gelelim efruz'a; 

en başta da söyledim dün instagramda da yazdım; mezeler taze, leziz ve ferah. serdar ile biraz lafladıktan sonra masaya geçtim; mezeler geldiğinde de hakikaten şaşırdım; kenger vardı zeytinyağlı diyeyim de siz bana kengerden meze yapan başka yer biliyorsanız söyleyin de bu kadar şaşırmamış olayım. fava zaten bu ara gözümde tütüyordu, peynir gayet güzel yağlı bir peynirdi, balık börek ve daha bir çok soğuk ve sıcak meze masadaki yerini aldı. ve ben hepsinden tattım, yedim. sonra beğendi ve köfte geldi ve köfte gayet başarılı bir ızgara köfteydi. bir ara masadan kalkıp geri geldiğimde tabakta ızgara balık gördüm ama artık tek lokma yiyecek halim yoktu. 

gayet güzel bir mekan olmuş efruz; yer ayırtın deyip iletişim bilgilerini verip kahve yapayım ben. 

iletişim; info@efruz.net tel: 0 212 243 52 62